Soma Davasında Verilen Karar Hakkında!

0
Soma Davasında Verilen Karar Hakkında!
Soma Davasında Verilen Karar Hakkında!

Soma’da 2014 yılında 301 madenciye mezar olan facianın dosyasını inceleyen Yargıtay 12. Ceza Dairesi, 2020 yılının ekim ayında verdiği kararı itiraz üzerine bozdu. Üyelerin değişmesinin ardından tutuklu bulunan 4 sanık tahliye edildi. Soma Davasında adeta deprem yaşandı. Bu konu hakkında neler söylemek istersiniz?

Adaletin Geldiği Nokta! Güçlüysen Hapse Girmezsin ya da Girsen Bile Çabuk Çıkarsın

Adaletin geldiği nokta! Yani mahkemenin üyeleri değişince sanki kanun değişti. Kanun değişmedi, kanun aynı kanun. Hüküm niye değişti, mahkeme üyeleri neden değişti? Demek ki bu madenin sahibi çok güçlü, demek ki yukarılarda adamları var ve demek ki ağır ceza verilmesin diye mahkemenin üyeleri değiştirildi. Bunların lehine karar verecek ya da cezalarını hafifletecek hakimler ayarlandı, oraya yerleştirildi ve onların verdiği kararla bu kişilerin hepsi hapisten kurtuldular.  

301 Madencinin Öldüğü Soma Davasında Deprem!

Bu olay şunu gösteriyor: “Güçlüysen ya hapse girmezsin ya da çok yatmazsın. Girsen bile çabuk çıkarsın. Güçlü değilsen arkanda kodamanlar yoksa, bakanlar yoksa uzun süre kalırsın, isterse suçun olmasın.” Demek ki bu ülkede hukukun üstünlüğü değil güçlülerin hukuku işliyor. Üstünlerin hukuku varmış. Öyle büyük bir madenin sahibi herhalde çok zengindir, bakanı da başbakanı da tanıyan bir insandır. Danıştay’ı da Sayıştay’ı da Yargıtay’ı da bilir. Herhalde büyük zenginler onlar. Anlaşılan halledilmiş ve bu kişilerin hepsi tahliye edilmişler. Elbette bir kasıt yoktur, kimse böyle bir olayın olmasını istemez. Ben onların da kasten yaptığını iddia edemem. Elbette ki kimse böyle bir şeyi kasten yapmaz. Ama sonuçta üç kişi değil beş kişi değil büyük bir ihmal varsa bu kadar insan, 301 kişi ölmüş, böyle şeyler bu kadar kolay affedilemez. Yani bu karar Türkiye’nin geldiği noktayı gösteriyor.

Zenginseniz, yukarılarda dostlarınız varsa 300 kişinin ölümünden sorumlu olsanız bile iki sene sonra çıkarsınız. Öyle bir imkânınız yoksa basit bir şeyden ötürü yıllarca yatarsınız, kimse sizi hatırlamaz bile. Bu adalet mi şimdi? Bu insana kıymet vermek midir? Şimdi o 301 kişiden birinin kendi çocuğumuz ya da kardeşimiz olduğunu düşünelim, hiç gündemimizden çıkar mı? O 301 ailenin gündeminden çıkmıyordur, her gün onlara zehirdir. O 301 aile ve hatta onların akrabaları, o köylüler onların her gün gündemi budur. Ama idarecilerin umurunda değil. Hakimleri değiştirirken ve talimatı verirken bu ailelerin acısını duymuyorlar. İdareciler halkının acısını duymalıdırlar. İdareci, halkının acısını içinde hissetmiyorsa o iyi bir idareci değildir. Senin çocuğun olsaydı, o madende ölseydi sen bu maden sahiplerini kurtarır mıydın? 

Bir Toplum Devlete ve Adalete Güvenmezse O Toplum da Birlik ve Beraberlik Kalmaz

Bir toplumu idare etmeye en çok o toplumun acısını içinde hissedenler layıktır. Böyle yaptıkça kimsenin adalete güveni kalmıyor, toplumda sevgi, saygı bitiyor, toplum kamplaşıyor, nefret artıyor, toplumu bir arada tutan duygular soğuyor, bitiyor. Ve bundan idareciler sorumludurlar. Üstünü kapatırız, unutulur gider, diyorlar ama sonuçta toplumda sevgi, saygı, birlik ve beraberlik duyguları örseleniyor. Ve devlete, adalete güven hiç kalmıyor. Bir toplum devlete güvenmezse, adalete güvenmezse o toplum da birlik beraberlik kalmaz ki.

İnsanların Yaşadığı Her Bir Olayda Adalete Güveni, Devlete Sevgisi ve Saygısı Kalmıyor

Bir olayda 100 kişiye, başka bir olayda 1000 kişi, 10.000 kişiye, FETÖ olaylarında 600.000’den fazla aileye, Güneydoğu’da tanklarla ve toplarla mahallelere girilirken yapılan yanlışları gördükçe insan nefret ediyor. Soma olayında 300 aile, onların çevresi, akrabası 3000 ile belki 20-30.000 insan o olaydan nefret ediyor, başka bir olayda 600.000 insan nefret ediyor, yine başka bir olayda 10.000 insan nefret ediyor. Böyle böyle toplumda birlik beraberlik kalmıyor, sevgi saygı kalmıyor, güven kalmıyor. İşte o zaman “adalet mülkün temelidir” deniliyor. Adalet kalmayınca mülkü de kalmaz. İnsanların yaşadığı her bir olayda adalete güveni, devlete sevgisi ve saygısı kalmıyor. Bunların hesaba katılması lazım.

Devleti idare edenler; sen o adamı kurtarıyorsun ama devleti batırıyorsun. Adamını kurtarıyorsun ama adaleti batırıyorsun, o adamlarını kurtarıyorsun ancak toplumda sevgi, saygıyı, güveni bitirip nefreti yükseltiyorsun. Bunları hesaba katmıyorlar.


Sunucu: Bir konuşmanızda şöyle söylemiştiniz hocam. “Bu ülkede adalete güvenenlerin yolu adliyeye düşmemiş kişilerdir.”

Alparslan KUYTUL: Evet, kimin yolu düşerse adliyeye, işte görüyorsun. O aileler şimdi adaletin ne olduğunu gördüler işte. İnsanların her biri yaşadıkları olaylarla adaletin, devletin ne olduğunu görüyorlar. İşte vatana yapılan en büyük kötülük budur.

Soma Davasında Verilen Karar ile ilgili Açıklama;

Gündeme İslami Bakış Programını İzlemek İçin Buraya Tıklayınız.

Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin güncel, siyasi, fıkhi, ilmi sorular hakkında vermiş olduğu cevaplara alparslankuytul.com resmi web sitesinden ulaşabilirsiniz…


CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here