Alparslan Kuytul: “Diyanet İşleri Başkanı Sözlerinde Haklı ama Eksik!”

0

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın ‘İslam Lutiliği, eşcinselliği lanetliyor’ açıklamasını ve bu açıklamanın bazı çevreler tarafından eleştirilmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?” şeklinde sorulan soruya Alparslan Kuytul Hocaefendi, Ali Erbaş’ın açıklamasında İslami açıdan hiçbir mahsur olmadığını söyledi.

Alparslan Kuytul Hocaefendi, “Elbette ki İslamda zina, eşcinsellik ve LGBT gibi onun benzerleri haramdır. Diyanet İşleri Başkanlığının yaptığı açıklamada İslam fıkhına aykırı bir açıklama yok ama” diyerek eksik noktalar da olduğunu söyledi. 

Alparslan Kuytul Hocaefendi “Eşcinsellik haramdır evet peki zina? O da haramdır. Kendisi söylüyor ama peki zina haramsa neden devlet zinayı suç olmaktan çıkardı? Faiz haram ama bu ülkede faiz serbest. İçki de haram ama bu ülkede içki de serbest. Diyanet devlet konuş dediği zaman konuşuyor devlet konuşma dediği zaman da konuşmuyor.” dedi .

İşte Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin soruya verdiği cevap;

Diyanet İşleri Başkanı LGBT’lilere Söylenmesi Gerekeni Az Bile Söylemiştir!

Diyanet İşleri Başkanı’nın yaptığı açıklamayı ben de izledim. Söylediği şeyde İslami açıdan hiçbir mahsur yok, söylediği şey tamamen İslam’ın görüşü, kendi görüşü de değil. Elbette ki İslam’da hem zina haramdır hem de eşcinsellik ya da onun benzerleri LGBT denilen şey, hepsi de haram yollardır. Diyanet İşleri Başkanı’nın yapmış olduğu açıklamada İslam’a aykırı, İslam fıkhı açısından yanlış bir nokta yok ama eksik noktalar vardır.

Eşcinsellik haramdır. Zina haram değil midir? Haramdır. Kendisi onu da söylüyor, peki zina haramsa, devlet neden (AKP döneminde) zinayı suç olmaktan çıkardı? Daha önce zina suçtu ama hangisi suçtu? Tüm zina çeşitleri değil yani fuhuşhaneler de yapılanlar suç değil. Evliler için olan, evlilerin yaptığı zina eşi tarafından şikâyet edildiği zaman suç olarak kabul ediliyordu, AKP onu bile kaldırdı. Şu anda birisi benim eşim filan evde zina ediyor diye polisi arasa polisin dediği, diyeceği şey bu; suç değil bir şey yapamayız, demekten ibarettir.

Diyanet İşleri Başkanı LGBT’lilere söylenmesi gerekeni az bile söylemiştir. Ama sadece eşcinsellik değil, zina da haramdır. Onlara çok bir şey söylemiyor ve hükümet zinayı helal yaptı. Eskiden yalnızca evlilerin ki yasaktı, onu bile serbest bıraktı. Ondan sonra da Cumhurbaşkanı ‘hata ettik’ dedi. Hata ettiyseniz, buyurun tekrar değiştirin. Üzerinden yıllar geçti, hata ettiğinizi yeni mi anladınız? Yani zinanın haram olduğunu daha önceden bilmiyor muydunuz, yeni mi öğrendiniz? Hayır, biliyordunuz. Zinayı neden serbest yaptınız? Çünkü Avrupa Birliği öyle istedi. Aynı AB bugün de öyle istiyor. O zaman neden ‘hata ettik’ diyorsunuz. Eğer hata ettiyseniz, o zaman hatanızı telafi edin, düzeltin, zinayı suç yapın. Hayır, yine zina serbest, yine suç değil.

Tek haram zina mı? Zinayı arada bir cümleyle söyledi ama tek haram zina mıdır? Faiz de haramdır. Bu ülkede faiz de serbesttir. İçki de haramdır ama bu ülkede içki de serbesttir. Kumar haramdır ama devletin kendisi bile kumar oynuyor. Milli Piyango, Loto, vb. bir sürü kumar çeşitlerinin hepsi de serbesttir. Bir kısmını devlet kendisi yapıyor, bir kısmını yaptırıyor hatta yapılmasına izin veriyor. Fuhuşa düşürülmüş olan kadınlardan devlet vergi alıyor. Bu vergiyi de memurlarına maaş olarak veriyor. Devlet kendi evladının namusunu korumak zorunda değil midir? Kendi halkının, kadınların, kızların namusunu korumak zorunda değil midir? Onların namusunu korumuyor, onların mafyalar tarafından bu yola düşürüldüğünü herkes biliyor. Halk mafyalarla mücadele edemez fakat devlet güçlüdür. Devlet onlarla mücadele edebilir.  O kadınların, kızların hepsi o yollardan kurtarabilir. Onları, o yolara düşürenlerin hepsini de cezaevine de doldurabilir. Bunu yapmıyor, yapmadığı gibi bir de fuhuş yoluyla elde edilen paradan vergi alıyor. Ve onunla da icabında camideki imama maaş veriyor. Şimdi bunların da konuşulması gerekmez mi? Hükümet LGBT’ye çok taraftar değilse, onlara çok izin vermek istemiyorsa, Diyanet o konuda konuşuyor ama hükümet içki konusunda, faiz konusunda, başka haramlar konusunda, çıplaklık konusunda, plajlar konusunda bir şey yapmayı düşünmüyorsa Diyanet o konuda susuyor. Devletin konuş dediği konu da konuşuyor, devletin konuşma dediği konu da konuşmuyor.  Eğer tüm meselelerde hakkı hakikati söylerlerse başımız üzerinde yeri var. Bu da haktır, söylediğinde bir yanlışlık yok ama eksiklik vardır. Bütün haramlara karşı aynı tavrı göstermek zorundayız. Biz haramları reddetmeye reddetmeye, konuşmaya konuşmaya haramlar, aldı başını gidiyor. Haram işleyenler de o kadar cesaret kazanmış durumdalar. Fikir insanları korku içerisindedir. Bir konuda görüşünü söylemeye ödü kopuyor ama haram işleyenler hiç korku içinde değiller. İçki içeni de kumar oynayanı da faizle iştigal edeni de zina edeni de LGBT si de hepsi de gayet rahat ve korku içinde değiller.

Diyanet Başkanı, LGBT’nin yanlış olduğunu, haram olduğunu, sapkınlık olduğunu söylüyor. Evet, peki bizim konferanslarımızı engelleyen devlet ve hükümet neden LGBT’lilerin Mersin’de bir hafta, 5 yıldızlı otelde konferans yapmalarına müsaade etti? Bizim konferanslarımıza engel olan devlet, güvenlik gerekçesi gösterilerek hep aynı yalanla iptal etti. Devlet, bir konferansın güvenliğini sağlayamıyormuş gibi… Ama kendi programlarının her türlü güvenliğini sağlamayı biliyorlar. Aynı yalanla yüzden fazla konferansı iptal eden hükümet ve devlet LGBT’lilere Mersin’de müsaade etti. Hatta bir hafta seminerler, konferanslar yapıldığı yetmedi bir de yürüyüş yaptılar. Şu an tam hatırlayamıyorum… LGBT’lilerin yürüyüşleri ilk defa AKP döneminde başladı. O zaman hükümet neredeydi? Cumhurbaşkanı neredeydi? Diyanet neredeydi? Beğenmedikleri Ecevit, Demirel dönemlerinde bile izin verilmeyen LGBT yürüyüşlerine, ilk defa AKP döneminde müsaade edildi. Önceleri az kişi, sonraları daha çok kişi, okuduğum kaynak doğruysa 50.000 kişinin katıldığı bir yürüyüştü. Ve Türkiye’de çok sayıda eşcinsel ya da LGBT’li, o yollara baş vuran insanlar olduğunu gösteren korkunç rakamlar var, milyonlardan bahsediliyor.  Bunlar 2002’den sonra yani AKP iktidarından sonra çoğaldı. “Dindar nesil meydana getireceğiz” diyenler, onu meydana getirmedikleri gibi tüm haramlar da çoğaldı. İntiharlar, cinayetler kat kat arttı. İçki tüketimi kaç katına çıktı. Boşanmalar ve daha neler neler… Uyuşturucu kat kat artmış vaziyettedir.

Bugün LGBT’ye laf söyleniyor ama bu hükümet döneminde LGBT’liler konferansta yaptı, yürüyüşte yaptılar. O zaman neden izin verdiniz? Bizim konferanslarımızı engelleyenler, onların konferanslarına müsaade ettiler. ‘Diyanet Başkan’ını eleştirenler, ona nasıl böyle konuşursun’ diyenler, onlara gelince bunu yaşam özgürlüğü gibi değerlendirmek isteyenler, elbette özgürlük var ama özgürlüğün de bir sınıra ihtiyacı vardır. Sınırı kim koyacak? Allah koyacak ve devlette buna uyacaktır. Sınırı Allah tayin eder, devlette uymak zorundadır. Ama bugün öyle değil.

Bu Fıtrat Değil, Fıtratın Bozulmasıdır!

“Özgürlük yok mu?” diyorlar. Özgürlük elbette ki var ama sınıra ihtiyacı vardır. Ne özgürlüğü var? Fikir özgürlüğü, ifade hürriyeti özgürlüğü, kendi dinine göre yaşama özgürlüğü vardır. Mesela birisi “ben anadan doğma çırılçıplak yolda gezmek istiyorum” diyor. Buna izin verilir mi? Hiçbir devlet buna müsaade etmez. Bu çok çirkin bir şey olur, bunu yapan “ben özgür değil miyim?” dese, sınır koymanız gerekir. Bakın ‘anadan doğma gezmek istiyorum’ dedi. Ne olacak şimdi? Sınır şarttır. Başka biri “benim canım adam öldürmek istiyor, özgür değil miyim” dese, sınır şarttır. Bir diğeri “ben gördüğüm malı çalmaktan zevk alıyorum, hırsızlıktan çok hoşlanıyorum’ dese, sınır şarttır. Yani bazı şeyler insan fıtratının kabul etmediği şeylerdir. Tarih boyunca da o çirkin görülmüştür. Fıtrat onu çirkin görmektedir. Bunlara özgürlük talebinde bulunulamaz. Tüm dünyada, hangi dinden olursa olsun, herkes hırsızlığın kötü olduğunu kabul eder. O halde ‘hırsızlığa özgürlük’ denilemez. Herkes insan öldürmenin kötü olduğunu kabul eder, o halde ‘cinayetlere özgürlük’ denilemez. Herkes ona buna küfretmenin yanlış olduğunu bilir, kabul eder. O halde ‘canım küfretmek istiyor, özgür değil miyim?’ denilemez.  Fıtrat bunu reddediyor. İşte o fıtrat LGBT’yi de reddediyor. Efendim o zaman bunların canı nasıl istiyor? Fıtratını bozmuşlar. Allah insanı böyle yaratmadı.

Kur’an-ı Kerim Lut Aleyhisselam’ın kavminin yaptığı o pisliği (eşcinselliği) anlatırken Arâf suresi 80. Ayette “Hani Lut kavmine şöyle demişti: ‘Sizden önce alemlerden hiç kimsenin yapmadığı hayasız-çirkinliği mi yapıyorsunuz?” Kur’an-ı Kerim neden bu ifadeyle olayı anlatıyor? Yani yasak diyebilir ama ‘onlar kendilerinden önce hiçbir kavmin yapmadığını yaptılar’ diyor. Lut Aleyhisselam’ın devri ne zamandır? Hz. İbrahim’in devridir. Yani 4000 sene öncedir. İnsanlıksa on binlerce yıldır yaşıyor, belki de en az milyonlarca yıl, tam olarak bilemiyoruz ama en az on binlerce yıldır insanoğlu dünyada var. Diyelim ki 50 bin yıldır insanoğlu var, bazı fosillerden öyle anlaşılıyor. 50 bin yıldır demek ki böyle bir şey yokmuş, son 4.000 yılda başlamış. Bu neyi gösteriyor? LGBT’ nin fıtri bir şey olmadığını gösteriyor. Öncekiler de insandı, onların da fıtratı vardı. Demek ki bu ahlaksızlık sonradan başlayan bir şey, tatminsizlik sonucunda başlayan bir şey, yoksa fıtri bir şey değildir. Birisi kalkıp ta ‘ben böyle yaratılmışım’ diyemez. Diyebileceği şudur; “Östrojen, testosteron hormonları kadında erkekte olan bu hormonlar bunların bir oranı var, tam bilemiyorum ama mesela erkekte %85 testosteron (erkeklik hormonu), %15 östrojen (dişilik hormonu) var. Kadında da %85 östrojen %15 testosteron hormonu var. Bu denge anne karnında bir arıza, çevrenin tesiriyle ya da kişinin nefsine uyması sonucunda bozulmuş olabilir. %85’e %15 olacağına, belki %80’e %20 olmuş o hale gelmişse kendi suçludur. Kendini o halde getirmiş, farklı bir lezzet arıyor. Lezzetten doymuş artık tatmin olamıyor, başka bir yol arıyor. Böyle olanlar elbette ki suçludurlar. Nefsine uyarak fıtratını bozmuştur. Fıtratı öyle değildi, yok eğer yaratılışında öyle bir arıza varsa o da onun imtihanıdır. Kimi kör, kimi topal olarak doğar. Kimi fakir, kimi zengin herkesin bir imtihanı vardır. Kimi hasta olur, kimi hapse atılır, kimi öldürülür kiminin çocuğu ölür, akrabası ölür vs. Herkesin bir imtihanı vardır. Allah Azze ve Celle onu da böyle imtihan etmek istiyor. Eğer doğumda, anne karnında başlayan bir şeyse sonuçta sen erkek misin, erkeksin. Ama biraz kadınımsı haller var, tam bir erkek hali yok, demek ki bu da senin imtihanındır. Sen erkeksin o halde olabildiği kadar erkek gibi davranmaya çalışman gerekir. Ama çoğunluğu böyle değil, hep mi bu zamanda bunlar ortaya çıktı. Niye daha evvelden böyle bir şey yoktu. Kur’an-ı Kerim ne buyuruyor. ‘Önceden böyle bir şey yoktu’ diyor. Bu fıtrat değil, fıtratın bozulmasıdır. Buna ‘yaşama özgürlüğü’ denilemez. O zaman bazıları istediği gibi yaşama adına ‘çırılçıplak gezmek istiyorum’ da diyebilir. O zaman ne olacak?

İslam’da özgürlük nasıldır?

İslam’da eğer bu LGBT’ci kendini Müslüman olarak tanımlıyorsa, o zaman İslam’a uymak zorundadır. Yok Müslüman değilse o zaman ne ise kendi dinine uymak zorundadır. Dini de yoksa, o zaman insan fıtratı, ahlak kuralları neyse ona uymak zorundadır. Tüm insanlar hırsızlığı kötü kabul eder. Tüm insanlar erkeğin erkekle, kadının kadınla cinsi münasebetini çirkin bulur. Tüm insanlar bir insana zulmetmeyi kötü görür. Bunlar fıtrattır. O halde; İslam’a uymuyorsun, Hıristiyanlığa uymuyorsun, Yahudiliğe uymuyorsun bari fıtratına uy!

“Benim canım böyle istiyor” diyorsan, sen fıtratını bozmuşsundur. Normalde insanın canı içki ister mi? İstemez. Aklımıza bile gelmez ama içkiye alışarak kendi fıtratını bozarsan, istemeye başlar. Aynı şekilde bu yol normalde insanın isteyeceği bir yol değildir. Uyuşturucuya başlayanlar niye başlıyor? Merakla başlıyor. Bu yolda öyledir. Fıtrat bunu istediği için değil, aslında normal bir aklı selim fıtrat erkek erkeğe tiksinti duyar öyle değil mi? Kadında kadından tiksinti duyar. Allah normalde erkek kadını, kadın erkeği ister. Normal fıtratta; erkek erkeği istemez, kadında kadını istemez. O halde dinsizde olsa fıtratın reddettiği şeylere müsaade edilemez. Ben dinsizim dese; fıtratın ve genel ahlak kurallarının da reddettiği, tüm dünyanın ve aklı selim insanların reddettiği bir şey özgürlük adına doğru kabul edilemez.  Bu yola müsaade edildikçe ve hoş görüldükçe sayıları hızla artıyor. Çünkü insanlar tatminsizlerdir. Her yolu denemiş, kendi kendini tatmin olmaz hale getirmiştir. Fazla zevkin sonu budur. Yani fazla zevk, tatminsizliği doğurur. Çok fazla zevk peşinde koşmamak her zaman iyidir. Ara sıra helal yolla kendini tatmin ettiğin zaman, o ona yeter, mutluluk duyar. Ama aşırıya gittiği zaman mutsuz olmaya başlar. Çünkü tatmin olmamaya, lezzet almamaya başlar. İşte o zaman başka yollar arar. LGBT’cilerin hali budur. Yoksa fıtrat onu gerektirmiyor.

Tüm Müslümanlar hem LGBT’ye hem de diğer bütün haramlara tepki göstermelidir.

Dinlemek için tıklayınız;

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here