Devlet, İktidarı Hükümete Bırakmaz!

0
Devlet, İktidarı Hükümete Bırakmaz!
Devlet, İktidarı Hükümete Bırakmaz!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Hükümet olmakla muktedir olmak, muktedir olmakla iktidar olmak arasındaki farkı iyi biliyorsunuz. Gerçek iktidarın fikri iktidar olduğunu iyi biliyoruz. Bunun içinde fikri iktidarımızı hâlâ tesis edemediğimiz kanaatindeyim” sözlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Hükümetlerin Rolü Hamallıktır

Böyle bir sözü söylediğini ben de okudum. Sanıyorum İbn-i Haldun Üniversitesi’nin açılışında konuşmuş. Demek ki gerçek iktidarın, gerçek fikrin galip gelmesi, fikrin memlekete hâkim olması olduğunu biliyor. Peki bunu 18 sene sonra yeni mi öğrendi? 18 yıl tek başına iktidar döneminden sonra söylenecek laf bu mudur? Müslümanlar 60 yıldır bu şekilde, bu yollarla zaman kaybetmekte ama yine de aynı yollara devam etmektedirler. Artık insanlar şunu iyice anlamalıdır: Devlet denilen aygıt, iktidarı hiçbir zaman hükümete bırakmaz. Hiçbir hükümet iktidar olamamıştır. Bu yalnızca Erdoğan hükümeti için değildir. Bu daima böyledir. Başkası da gelse yine iktidar olamaz.

Erbakan Hoca da olamadı, Özal’da olamadı, Erdoğan da olamaz. Çünkü devlet yapılanmış. Hükümetlerin rolü hamallıktır. Devletler hükümetlere hamallık rolünü vermektedir. Lağam yapıyorsan yap, baraj yapıyorsan yap, baraj yapıyorsan yap,  enflasyonu düşürüyorsan düşür. Sanayi ve tarımı geliştiriyorsan geliştir ama fikrini hâkim kılmaya kalkışma! Nizamı değiştirmeye kalkışma! Eğitimi değiştirmeye kalkışma! İnsanları değiştirmeye kalkışma! Kalkışırsan biz de kalkışırız; ‘tank, top bizim elimizde’ diyorlar. Kendine devlet diyenler; ‘tank, top bizim elimizde, dediğimizi yapmazsan tanklar sokağa çıkar, ışıklar yanar’ diyorlar. Bu yalnız Erdoğan hükümeti için değil tüm hükümetler için böyledir.

Her Ülkede Bir Devlet Bir De Hükümet Vardır. Devlet Başkadır, Hükümet Başkadır!

Her ülkede bir devlet var bir de hükümet var. Hükümetler hamaldır. Görünüşte hükümet vardır; kötü şeylerin sorumlusu onlardır. Devlet denilen yapı kendisini göstermez. Millet küfür ederse hükümete küfür eder, onlara küfür etmez. O yüzden devlet kendisini gizler. Bir başarısızlık olduğunda onlardan bilinmesin. Halbuki gerçek iktidar onlardır!

Hükümetin emrinde gibi görünen devlet kurumları aslında hükümetin emrinde değil, kendine devlet diyenlerin emrindedirler.

Birçok üst düzey devlet memuru, müsteşarı, genel müdürü, generali; o devlet denilen yapının emrindedir.  İstihbaratçısı, emniyetçisi, yüksek yargı mensupları birçoğu devlet denilen yapının emrindedirNormalde hükümetin elinde gibi görünür; kanunda öyledir ama gerçek öyle değildir.

Hiçbir darbeyi MİT, Başbakan’a haber vermemiştir! Dediklerine göre15 Temmuz dahil. Ne 27 Mayısını ne 71 muhtırasını ne 12 Eylül darbesini ne 97 -28 Şubat’ı ne de 15 Temmuz’u ne şunu ne bunu, hiçbirini de MİT, Başbakan’a haber vermez. Devlet başkadır, hükümet başkadır. Kendine hükümet diyenler, kendine devlet diyenler; hükümet onların dediğini yaptığı müddetçe ona müsaade ederler. Hükümet, devlete kafa tutmaya kalkarsa darbe yaparlar ya da post modern darbelerle -Erbakan Hocayı devirdikleri gibi- devirirler. Olmazsa ekonomiyi kötüye götürüp halkı nefret ettirirler. Ondan sonra seçimde kaybettirir ve devirirler.  

Bu Hükümet Kadar Devlete Teslim Olan Hükümet Azdır

Cumhurbaşkanı devletin ne olduğunu bilmeyen insan değildir. Hükümetin rolünü bilmeyecek insan da değildir. Gerçek gücün hükümetin elinde olmadığını çok iyi bilmektedir. O halde neden böyle bir hayale kapılmıştır? 2001-2002 miydi, Parti kurulur kurulmaz %34 oy alıp tek başına iktidar olmak, bu büyük güçlerin ve kendine devlet diyenlerin izni olmadan mı, desteği olmadan mı gerçekleşti? Onların desteği ile hükümet olabilirsiniz ve dolayısıyla da hiçbir zaman iktidar olamazsınız. İktidar hep onlardır. Hükümetler devletle hep güzel geçinirler, geçinmeye çalışırlar. Ama bu hükümet kadar da devlete teslim olan hükümet azdır. Şimdi ‘iktidar olamadık’ diyor. Olamadınız. Çünkü devlete teslim oldunuz. Şahsi hırslar devreye girdi.  Şahsi hırslar, şahsi hedefler, şahsi nefretler yüzünden devlete teslim oldunuz. Dün beraber olduklarınızla aranız açılınca, onlarla mücadele edebilmek için devlete teslim oldunuz. Devletten yardım istediniz. Kendine devlet diyenleri çok güçlendirdiniz.

Tabii ki iktidar olamayacaksınız! Bu biraz öfkeden kaynaklandı. ‘Öfkeyle kalkan zararla oturur’ demiş atalar.  Birilerine olan öfke sizi bu tarafa sevk etti. Öfkelendiğiniz kimseler karşı savaşabilmek için onlarla beraber olduğunuz. Bunlar da onlara bedava yardım eder mi? ‘Beni destekler, beni güçlendirirsen’ dediler. Sen onları güçlendirdin! Güçlendirdikçe onlar iktidar oldular.

Şahsi hesaplar, şahsi nefretler, şahsi düşmanlıklar hükümetin savrulmasına, mücadele ettikleriyle beraber olmasına sebep oldu. Dün birbirlerine her lafı söyledikleri kimselerle beraber oldular. Hâlbuki dün birbirlerine her lafı söylüyorlardı. MHP ve Vatan Partisiyle beraber oldular. Halbuki dün bunlar birbirlerine demedik laf bırakmamışlardı. Elbette bunu yapmak zorunda kaldıysanız ve bunu yaptıysanız iktidar olamayacaksınız. Çünkü onların ocağına düştünüz. Tabi ki iktidar olamayacaksınız!

Kendi Medeniyetimize Uygun Nesiller Yetiştirmeliyiz!

Cumhurbaşkanı bu konuşmanın devamında “Yeni bir nesil lazım, kendi medeniyetimize uygun nesiller yetiştirmeliyiz’’ diyor. Soruda onu yazmamışlar. İşte ben, o nesli yetiştirmeye çalışıyordum ama sen beni hapse attın! Kendi medeniyetimize uygun nesiller;  bizim medeniyetimiz dediği eğer İslam Medeniyeti ise, ben onu yapmaya çalışıyordum ama sizi eleştirdiğim için dayanamadınız! Siz hata yapmaz mısınız? Ben hataları eleştirdim, doğrularınızı takdir ettim. Tahammül edemediniz. Şimdi diyorsunuz ki kendi medeniyetimize uygun nesiller yetiştirmemiz lazım. Dün de böyle demiştiniz. Seçim zamanlarında, dindar nesil yetiştirmemiz lazım dememiş miydiniz? Kaç yıldan beri dindar nesil lafını duyuyor musunuz? 5-6 yıldır bu laf bitmedi mi? Bitti. Herhalde şimdi tekrar başlayacak.

Kendi medeniyetimize uygun nesiller! Oylar azalınca, böyle laflar tekrar çoğalıyor. Tekrardan dinden yardım isteme, tekrardan dini söylemler. Tekrardan toparlanmak yine din ile olacak. Ama siz İslam düşmanı olduğunu herkesten iyi bildiğiniz kimselerle ittifak halindesiniz. Fikri iktidar nasıl mümkün olabilir ki? Siz laikliği tavsiye etmediniz mi? Nasıl fikren iktidar olabilirsiniz? Siz Vatan partisi ile ve aslında çok da beğenmediğiniz MHP ile ittifak halinde değil misiniz? Nasıl fikren iktidar olabilirsiniz ki?

Eğer yine de bütün bunlara rağmen, bu bir itiraf ise; açıkça bu itiraf özüre dönüşmelidir. Birçok masum insana zulmedilmiştir. Özür dilenmeli, tevbe edilmelidir. Allah eğer kalpleri değiştirirse değiştirir, layıksanız. Yoksa bundan sonra yeniden, kendi medeniyetimize uygun nesiller yetiştirme, hayalden öteye gitmeyecektir. 18 yıldır tek başınıza iktidarsınız, bunun zerresini başaramadınız.

Bu bir itiraftır! Fikren iktidar olamadık demek, inandığımız değerler uğrunda hiçbir şey yapamadık demektir. Zaten konuşmanın bir kısmında bunu kendisi söylüyor.  Diyor ki ‘yollar yaptık, barajlar yaptık, şunu yaptık, bunu yaptık ama bunu yapamadık.’ Zaten bir partiyi diğerinden ayıran nedir? İnancıdır, fikridir. Her parti kendi fikrine göre bir Türkiye hayal eder, onun için mücadele verir. Köşe dönmek için değil, köşe dönmek isteyenler de olabilir. Ama bir partinin, bir misyonu olur, bir ideolojisi olur, bir inancı olur, bir hedefi olur. Diğer partilerden kendini ayıran bir şey olur.  Sizinki ne? Laikliği tavsiye ediyorsunuz, Atatürk ilke ve inkılaplarından ayrılmayacağınıza dair başta yemin ediyorsunuz. Benim anlamadığım o halde fikri iktidar ne?

Şuan Atatürk ilke ve inkılapları hakim ve laiklikte var. Siz de bunlara yemin ettiniz. O zaman fikri iktidar olmak ne? Aslında siz bunları kabul ederek bu işe başlıyorsunuz. O zaman o fikir iktidarda zaten. Daha sızlanmaya gerek yok! Yok, eğer ben onlara inanmadan bu yemini yapıyorum diyorsanız; buna gerek yoktu ki. Bu yolun sonu budur. Bu yalnız sizin başınıza gelmedi. Kim olsa devlet denilen yapı dediğini ona yaptırıyor. Hükümeti sadece hamal gibi kullanıyor. Fabrikanın bir patronu vardır, bir de müdürü. Müdür kafasına göre iş yapabilir mi? Müdür patronun dediğini yapar. Devlet, patron; hükümet de müdürdür. Bu bir gerçek. Dolayısıyla hiçbir hükümet aslında fikren iktidar olamaz. Böyle bir şey olamaz. Böyle bir şey hayaldir.

Bize Kişileri Seçme Hakkını Veriyorlar Ama Nizamı Seçme Hakkını Vermiyorlar. Tiyatro! Demokrasi Denilen Şey Tiyatrodur

Kendini göstermeyen devlet hep iktidardadır. Seçimlerde ne diyorlar? A partisi mi B partisi mi C partisi mi? Bize kişileri seçme hakkını veriyorlar. Nizamı seçme hakkını vermiyorlar. İslam mı, sosyalizm mi, faşizm mi, demokrasi mi diye sormuyorlar! Sistem bu! Kapitalizm, sahte bir demokrasidir. Biz bu sisteme karar verdik; sen sadece bu sistemi Ahmet mi, Mehmet mi daha iyi yürütür ona karar vereceksin! Millet bu konuda konuşamaz. Şu partilerin hepsi sistemin içerisindedir. Sen sadece ‘şu mu daha iyi yapar, bu mu daha iyi yapar buna karar vereceksin’ diyorlar. Onu yaparken de tabi ki insanları medya yoluyla yönlendiriyorlar. Sonra da ‘buyur seçime gir’ diyorlar. İstedikleri partiyi yükseltiyorlar. Tiyatro! Demokrasi denilen şey tiyatrodur. Halk, medya yoluyla, ekonomi yoluyla, okullarla, birçok yolla yönlendiriliyor. Ondan sonra ‘hadi seçim’ deniliyor. Sana ‘istediğine oy verebilirsin’ deniyor ama Ahmet ve Mehmet’in ana fikirleri aslında aynı.

A, B, C, D, E gibi esasında ana fikirleri aynı olan yüz tane parti var. İçinden bir iki tane farklı olabilir, onlar da zaten söyleyemiyor, sistem ona izin vermiyor. Mesela birisi İslam’ı istiyor ama sistem izin vermiyor. ‘Konuşamazsın, laikim diyeceksin’ diyor. Aslında bu düzenlerde hiçbir hükümet, iktidar yapılmıyor. Size düzen seçme hakkını tanımıyorlar. İnsanları seçme hakkını tanıyorlar. Düzene onlar karar vermiş ve ‘bunu sorgulatmam, bu konuda tercihte bulundurmam’ diyor. O zaman bu seçimin ne manası var?

Aslında fikren iktidar olunabileceğini düşünmek bir hayalden ibarettir. Hele hele başlangıçta o yeminleri yapan bir partinin fikren iktidar olacağını düşünmesi bir hayaldir. Şahsi kin ve nefret ile devlet denilen aygıt güçlendirilmiştir. Kendine devlet diyenler, hiçbir işe elini vurmadıkları halde hep onların dediği olmaktadır. Kötü bir şey olduğu zaman hep hükümetler suçludur. Onlar hep geri plandadır. Güzel bir strateji. Millet küfredecekse hükümetlere küfrediyor, onlara kimse bir şey demiyor. Hâlbuki onlar gerçek iktidar. Resmiyette onlar yok ya, kimse onlardan şüphe etmiyor. Sistem bu, düzen bu! Bu düzende fikri iktidar mümkün mü? Hele hele devleti güçlendirdiyseniz, Başkalarına olan öfkeniz yüzünden gidip de devlete teslim olduysanız, fikri iktidar mümkün olabilir mi? Medeniyetimize uygun nesiller yetiştirmeliymişiz. (!) Medeniyetimize uygun nesiller laiklikle yetişmezki! Laiklik var oldukça İslam Medeniyeti ’ne uygun nesiller yetişemez. Böyle bir şeyin imkânı yok. Laiklik buna zıttır. Çelişkiler içerisindeler.

İzlemek için;

Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin güncel, siyasi, fıkhi, ilmi sorular hakkında vermiş olduğu cevaplaraalparslankuytul.com resmi web sitesinden ulaşabilirsiniz…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here