“Tüm STK’lara Kayyum Düzenlemesi” Kanun Teklifini Nasıl Değerlendiriyorsunuz?

0
“Tüm STK’lara Kayyum Düzenlemesi” Kanun Teklifini Nasıl Değerlendiriyorsunuz?
“Tüm STK’lara Kayyum Düzenlemesi” Kanun Teklifini Nasıl Değerlendiriyorsunuz?

AKP’li milletvekillerinin imzasıyla TBMM’ye “İçişleri Bakanı tarafından tüm STK’lara kayyum düzenlemesi” kanun teklifi olarak sunuldu. Bu sunulan teklifi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kurulan Bu Düzene Lanet Olsun!

Açıkça, Türkiye hızla diktatörlüğe doğru götürülüyor. Kurdukları düzene lanet olsun. Önce beraber oldukları sonra araları açılınca adına FETÖ dediklerine, o zaman FETÖ değildi, ‘paralelci’ diyorlardı. Önce ‘bunlar vatan haini, şöyle şöyle’ diyerek onların gazetelerine, televizyonlarına vs. bütün her şeylerine kayyum atadılar. Sonra HDP’li belediye başkanlarını görevden aldılar, sonra da hapishaneye atıp oralara kendi adamlarını getirdiler, kayyum atadılar. Şimdi sıra derneklere ve vakıflara geldi. Bildiğiniz gibi bizim vakfa da 3 yıldır kayyum atanmış vaziyette. Zaten binlerce vakfı ve derneği KHK ile tümden kapattılar. Bizim de birçok derneğimiz kapatıldı, bir tek Furkan Vakfı kapatılmadı ona da kayyum atandı, mahkemesi sürüyor. Belli ki bunu daha da yaygınlaştırmak için bu kanun teklifini hazırlamışlar.

Diktatörlüğü daha da sağlamlaştıracaklar. Herhalde sonunda Çin gibi, Suriye gibi olacağız. “Çıt” diyenin vakfı kapanacak, “çıt” diyenin derneğini kapatacak, kayyum atayacaklar. Dün falanlara, bugün de filanlara, yarın da başkalarına… sıra ile gidiyor.

Gitgide kayyumlar ülkesi oluyoruz. Sürekli bahane hazır tabii; Devletin güvenliği.Kendi saltanatları değil de devletin güvenliği oluyor tabii, yalanlar hazır. Minareyi çalacak olan, ‘tabii kılıfını’ hazırlıyor. “Devlet güvenliği, devletin güvenliği için” bilmem ne… Laf çok, edebiyat çok. Ondan sonra bütün muhalif vakıflar ve derneklerin hepsi kapatılabilecek. Daha doğrusu yerine kayyum atanacak, kapanmış gibi olacak.  Mesela bizim vakıf için düşünürsek, bu vakfı ben kurdum sen nasıl kapatıyorsun? Bu vakfı ben kurdum sen nasıl kayyum atıyorsun, sen hangi yetki ile bunu yapıyorsun? Bu vakfın bir cezası mı var? Yok. Kötü bir şey mi yapmış, mahkeme kararı mı? Yok. Hangi yetki ile kayyum atıyorsun? Nasıl ki tutuksuz yargılanma esastır, aynı şekilde mahkeme bitene kadar, suçu ispat olunana kadar vakıfların ve derneklerin kapatılmaması da esastır. Kayyum atanmaması da esastır, esas olmalıdır. Nasıl ki bir insanın suçunu ispatlamadan hapishaneye atmak, tutuklu yargılamak vicdansızlıktır, zulümdür, zalimliktir; ondan sonra “pardon suçun yokmuş, beraat veriyoruz” diyorlar, bana dedikleri gibi. Şimdi aynı şekilde vakfa, derneklere kayyum atayacak; mahkeme yok bir şey yok, kendisi karar veriyor. Polis devleti olduk. İçişleri bakanlığının vicdanına kalmışız. Ne derse o. Kapatın, kayyum atayın, bitti gitti. Ne mahkeme ne hâkim ne savcıya gerek yok. Krallık. Şimdi bunun zeminini hazırlıyorlar.

Susan Millete Her Zulüm Müstahaktır!

Bu millete her şey müstahak. Susan millete her zulüm müstahaktır. Susan millet özgürlüğe layık değildir. Madem susuyorlar sustukça bu diktatörlük taraftarları her gün bir adım daha ilerliyor, kademe kademe plan yapılmış. Planlı ilerlendiği açıkça görülüyor. Zamanı geldikçe plan devreye koyuluyor. Kademe kademe alıştıra alıştıra… Nasılsa millet susmaya alıştı, bunlar gayet normal yapılacaktır. Daha da beterleri bizi bekliyor, anlaşılan budur.

Demek ki ‘Türk tipi başkanlık’ dedikleri diktatörlükmüş. Ben zaten bunu o zaman söylemiştim. “Türk tipi başkanlık padişahlıktır” dedim. Şimdi onu görüyoruz. Ben onu 4-5 sene evvel söylemiştim, işte şimdi yaşıyoruz, padişahlığa doğru gidiyoruz. Hatırlarsanız benim bu “diktatörlüğe doğru götürülüyoruz” meselesi ile ilgili konuşmalarım da mahkemeye verilmişti, ondan da beraat etmiştim.

“Makul şüphe” diye bir kanun çıkarmak istemişlerdi, sonra herhalde çıktı o kanun. Yani polis senin tipine bakacak, “senden şüphelendim” diyecek, hiçbir şey yok ne savcı kararı var ne bir şey. “Senin tipini beğenmedim, sen biraz anarşiste benziyorsun” diyecek alıp götürecek. Makul şüphe. Anlaşılmaz bir kavram. Kime göre makul şüphe? Polis “Efendim ben şüphelendim” diyecek, bitti o kadar. Ben o zaman buna da itiraz etmiştim. Mesela “Molotof’u kim atıyorsa bomba gibi kabul edelim” diyor. Böyle bir kanun çıkaracaklardı, çıktı mı çıkmadı mı bilmiyorum. Molotof atmak suçtur, tamam da bomba ile aynı mı be vicdansız! Bu kadar olmaz ya! Molotof’u çocuklar bile yapıyor, çocuk bile atabiliyor icabında. Molotof dediğin, herhalde biraz mazotla bir şeyleri karıştırıyorlar, düştüğü yerde az bir şey yanıyor ve sönüyor. Şimdi bu bomba ile aynı olabilir mi? Bombaları ancak örgütler ele geçirebilir. Bombaları büyük insanlar bile bulamaz, bizim gibi insanlar bomba görmemişizdir bile. Ama o Molotof’u çocuklar bile yapıyor. Şimdi bombayı bir şekilde almış bir yerlerden, belli ki bu adam bu işin adamı. Biz niye bomba görmedik hayatımızda? Demek ki bu adam bu işin adamıdır. Bomba insan öldürür ve 5-10 kişiyi öldürebilir. Bununla Molotof aynı mı? Molotof’u yapmak da bulmak da kolaydır ve de kimseyi de öldürmez. Suç değil mi? Suçtur, icabında bir insana değer, kafası kırılır. İcabında adam biraz yanar, suç değil mi? Tabi suçtur. Cezası olmalı mı? Elbette olmalıdır. Ama bomba ile aynı mıdır? Bir insana bir silah ile ateş etseniz, bununla bir tokat vursanız ikisi aynı kefeye konulabilir mi? Silah ile tokat aynı görülebilir mi? Bu ona benziyor. Bomba ile Molotof’u aynı kefeye koyuyor.

Ben o zaman dedim: “Bak Türkiye diktatörlüğe gidiyor, bak bunun gerisi gelecek” dedim. Ben bu gibi hadiselere bakarak ilerisini görebiliyorum çok şükür. Buradan aslında Türkiye’nin nereye götürüldüğü anlaşılıyor. O zaman da boğazımı patlata patlata bunları anlattım, bundan ötürü mahkemelik de oldum. Ama herkes susuyor. Görmek isteyen görüyor. Yoksa bunu tek gören ben değilim, birçok insan bunu anlamıştır ama konuşmuyor. Konuşmayınca; o zaman bu toplum her türlü zulme de diktatörlüğe de baskıya da layık demektir. Konuşacaklar kardeşim. Dün Molotof’u bomba sayan kanun çıkartılırken konuşmadılar, makul şüphe kanunu çıkartılırken konuşmadılar. Bütün fabrikalara, gazetelere, televizyonlara, vakıflara, derneklere kayyum atanırken konuşmadılar. HDP belediyelerine kayyum atanırken konuşmadılar. Şimdi mi konuşacaklar? Yine konuşmayacaklardır.

Konuşmayanların yüzünden diktatörlük rahatlıkla kuruluyor. Yarın biz de Çin gibi, Doğu Türkistan gibi, Suriye gibi, Beşşar Esad rejimi gibi olursak sorumlusu; bu konuşmayanlardır.

Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin konu ile ilgili yapmış olduğu yazılı açıklamayı okumak için;

Programın tamamını izlemek için;

Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin güncel, siyasi, fıkhi, ilmi sorular hakkında vermiş olduğu cevaplara alparslankuytul.com resmi web sitesinden ulaşabilirsiniz…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here