Av. Adem Tural’dan Saraçhane Parkında Basın Açıklaması

0

Bugün adalet yanlısı yüzlerce insan, İstanbul Saraçhane Parkında “Yargı reformunun gerekliliği ve adalet sistemindeki eksikler” konulu basın açıklamasını gerçekleştirmek için bir araya geldi. Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin avukatı Av. Adem Tural: Alparslan Kuytul Hoca gibi daha birçok fikir adamını da zindanlara gönderen zihniyet kaybetmeye mahkumdur.” dedi ve yargı reformu hakkında;
“Yargı reformuyla yapılması gereken en önemli şey yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığı üzerindeki kuşkuları gidermektir” açıklamalarında bulundu.

Basın açıklamasının tamamı şu şekilde;

Selamun Aleyküm, öncelikle böyle bir organizasyon düzenlediği ve bizleri de bu hayırlı faaliyete davet ettiği için Öncü Nesil Derneğine teşekkür ediyorum. Toplumun iyice kutuplaştığı ve hem ülkemizde hem de dünyada mazlum kitlelerin sayısının oldukça arttığı bir dönemde siyasi ve dini görüşüne bakmaksızın herkese adalet talebinde bulunan siz değerli katılımcılara da çok teşekkür ediyorum.

Yargı maalesef bu ülkede hiçbir zaman asli vazifesi olan adaleti sağlama görevini hakkıyla yerine getirememiştir. Adaletin bekçisi olması gereken yargı, zulmün ve haksızlıkların bir aracı haline gelmiş ve gücü eline geçirenlerin elinde bir sopa ve susturma aracı haline gelmiştir. Bu zihniyetten kurtulamadığımız için dün 28 şubat mağdurlarını ortaya çıkaran yargı, bugün de khk mağdurları ile fikir ve düşünce mağdurları olmak üzere birçok mağdur kitleler doğurmuştur.

Yargının amacı adaletin tesisini sağlamaktır. İyi işlemeyen bir yargı sisteminde haksızlıkların ve zulümlerin doğması kaçınılmazdır. Bir süredir kamuoyunda yer alan yargı reformu tartışmaları aslında yargıdaki ciddi problemlerin yetkililer tarafından itiraf edilmesinden başka bir şey değildir.

Bir itiraf da olsa ben bu problemin giderilmesine yönelik girişimi çok anlamlı buluyor ve şekli değil öze ilişkin bir çalışma yapılması gerektiğini düşündüğümü de belirtmek istiyorum. Mevzuata ilişkin ne kadar düzenleme yapılırsa yapılsın, uygulamaya yönelik somut adımlar atılmadığı müddetçe bu reform, mazlumlara boşa umut vermekten başka bir şeye yaramayacaktır.

Yargı reformuyla yapılması gereken en önemli şey yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığı üzerindeki kuşkuları gidermektir. Bir ülkede huzur ve güvenliğin yolu, adil bir hukuk düzeninden geçer. Adil hukuk düzeninin temelini de tarafsız ve bağımsız bir yargı oluşturmaktadır.

Yargının bağımsızlığının önemini anlamak için yargısal problemlerin sebep olduğu mağduriyetlere bakmak gerekmektedir. Bu mağdur kitlelerin neredeyse tamamının muhalif görüşlere sahip olması yargının durumunu açık bir şekilde ortaya koymaktadır.

Ne yazık ki gücü ele geçiren kişiler, yargıyı, muhalifleri susturmak için bir araç haline getiriyor. Bu duruma son verip ülkeyi rövanş cumhuriyeti olmaktan çıkarmak bizim elimizdedir. Gelin bizden olmayanlara duyduğumuz kin ve öfkeyi bir tarafa bırakalım ve adaleti ön plana çıkaralım.  “Bir topluluğa duyduğunuz kin sizi adaletsiz davranmaya sevk etmesin” ilahi emrini yargı reformunun en temel ilkesi haline getirelim.

Hiçbir yargılama yapılmadan onbinlerce kişinin KHK’larla işinden edilmesi, hamile kadınların cezaevlerinde doğum yapması, bebekli annelerin tutuklanması, hasta ve yaşlı olan tutukluların tahliye edilmemesi açık bir zulümdür.  Çağrımız, ilahi adalet tecelli etmeden bu hatalardan dönülmesi ve adil bir yargılama yapılarak insanlara haklarının geri verilmesine yöneliktir.

Halime Gülsu’ları, Gökhan Açıkkol’ları ve daha nicelerini toprağa; Alparslan Kuytul hoca gibi birçok fikir adamını da zindanlara gönderen zihniyet elbette kaybetmeye mahkumdu.İlahi adalet er ya da geç mazlumlardan yana tecelli edecektir. Fatma Görmez gibi ölüme mahkum edilen daha birçok KHK’lı için daha da geç olmadan yapılan yanlışlardan dönülmeli ve yargı reformuyla esaslı adımlar atılmalıdır.

Son dönem yargı düzeninin ortaya çıkardığı mağduriyetler zincirinin şimdilik son örneği de Alparslan Kuytul Davası olmuştur. Alparslan Kuytul ve Furkan Vakfı’na yapılan operasyonun üzerinden haksızlıklarla dolu 20 ay geçti. Geride kalan 20 ay içinde Furkan Vakfı Davasında herhalde hukuka uygun alınan tek karar Alparslan Kuytul Hocanın 24 Ocak 2019’da tahliye edilmesiydi. Bu karara ise ancak 24 saat tahammül edilebildi ve evinde tek bir gece dahi kalmadan tekrardan tutuklandı. Tahliye kararı veren heyetin birkaç gün içinde gerekçeli kararını değiştirmesi bu yargılamanın hukuki yürümediğini açık bir şekilde göstermektedir.

Furkan Vakfı davasında tek bir şikayetçi dahi olmadığı halde yargılanan 45 kişiyi dolandırıcılıkla ve suç örgütü kurmakla suçlamak, yargıya olan güveni yerle bir etmiştir. İddianamede suç diye tanımlanan tek bir eylem dahi olmadığı halde sanki büyük bir suç örgütü varmış gibi bir algı oluşturulmaya çalışılmaktadır. Bu iddianamelere dayanarak Türkiye’de yargılanmayacak hiçbir sivil toplum kuruluşu yoktur.

Yapılan bütün haksızlıklara rağmen hukuk sınırlarının dışına çıkmayan ve bütün tahriklere rağmen 20 aydır suça bulaşmayan Furkan gönüllülerinin bu duruşları, onların suç örgütü olamayacağını da göstermektedir.

Sırf sizin gibi düşünmüyor diye bir alime terör damgası vurmaya çalışmanın  maalesef 28 Şubat zihniyetinden hiçbir farkı yoktur.

Tarihin hiçbir döneminde bir düşünce insanını, bir hocayı susturmak için ona dolandırıcı iftirası atılmamıştı. Bu duruma ilk defa Müslümanların iktidarda olduğu bir dönemde Alparslan Kuytul hocanın davasında rastladık. Bu işe az veya çok sebep olanlar Allah’ın tokadı gelmeden önce yaptıklarından tövbe edip hatalarından dönmeli ve yaşattıkları tüm mağduriyetleri derhal gidermelidirler.

Sağcı olsun, solcu olsun toplumun birçok kesimi bu davanın hukuki bir dava olmadığını ve Alparslan Hocanın susturulmak için tutuklandığını net bir şekilde görmektedir.

Birtakım makam sahipleri, konuşan ve hakkı söyleyen kişileri kendileri için tehlikeli görüyor olabilirler ama ben Müslüman kardeşleri olarak onlara diyorum ki; konuşanlar değil asıl susanlar ve sizin her dediğinizi alkışlayanlar sizin için tehlikelidir.

Yargı  reformu ile, başta KHK’lılar olmak üzere yargının sebep olduğu mağduriyetleri giderelim. Yargıyı, mağdur kitleler meydana getiren bir kurum olmaktan çıkarıp; yeniden adaletin sağlandığı yer haline getirelim.

Son olarak şunları ifade etmek istiyorum; yargıda reform yapmadan önce kalplerimizi ve zihniyetimizi reforme edelim, adalet ve merhameti kuşanarak, kardeşlik ortamını oluşturalım. Hepinize teşekkür ediyorum, Allah’a emanet olun.

Tamamını izlemek için tıklayınız;

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here