Alparslan Kuytul Hocaefendi Ebu Hanzala’nın Tekrar Tutuklanmasını Değerlendirdi

0

Halis Bayuncuk’un hakkında verilen tahliye kararına rağmen yeniden tutuklanmasını değerlendiren Alparslan Kuytul Hocaefendi, “Yargı bağımsızlığı diye bir şey tamamen gerçek dışıdır.” yorumunda bulundu.

Uzun zamandır tutuklu yargılanan Halis Bayuncuk hakkında mahkeme tarafından verilen tahliye kararının ardından yapılan itiraz sonucu daha serbest bırakılmadan tekrardan tutuklama kararı verildi. Alparslan Kuytul Hocaefendi Cuma akşamı gerçekleşen hasbihal programında kendisine yöneltilen soru üzerine olayı değerlendirdi.

3 yıldır tutuklu yargılanan Halis Bayuncuk makul tutukluluk süresinin aşılması ve delil durumları göz önüne alınarak tahliye edilmişti. Tahliyesinin ardından yapılan itiraz sonucu daha serbest bırakılmadan tekrar tutuklandı.

Söz konusu durumla ilgili Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin değerlendirmesi ise şu şekilde oldu:

“Ben bugün duydum ama konuyu tam bilmiyorum, inceleyemedim. Ama benim başıma gelen, onun da başına gelmiş. Ben cezaevinden çıktım bir gün sonra tekrar tutuklandım. Herhâlde o cezaevinden çıkmadan tekrar tutuklama kararı çıkarılmış…

Bu şahısla ilgili dosyayı ben bilmiyorum. Yani bir haksızlığa uğramış olma ihtimali %99. Ben dosyayı bilmediğim için %1 pay bırakıyorum. Belki de %100’dür. Çünkü benim bildiğim kadarıyla böyle bir terör eylemi yok. Böyle terör eylemlerini savunmuş mu? Onlara yardım sayılabilecek, terör eylemlerini meşru göstermiş, böyle bir propaganda var mı, böyle bir şey yapmış mı? Bilmiyorum ama böyle bir şey yoksa, bir terör eyleminin propagandasını yapmadıysa, gerçekten suçu yok demektir. Zaten bu kadar zamandır ‘zulüm olsun diye hapiste tutuluyor’ demektir.

Adaletin Kalmadığı Bir Düzen Kuruldu!

Olağanüstü hâlle çok garip bir düzen kuruldu. Normalde hakimler tahliye ettiğinde ya da beraat verdiğinde savcı itiraz edemezdi. Bu 15 Temmuz bahanesiyle getirilen olağanüstü hâl sistemi, bunu ekledi. Devlet, bir mahkemeden istemediği bir karar çıkarsa, bu yolla tekrar o kimseyi tutukluyor. Savcıya ‘itiraz et’ diyor, savcı da itiraz ediyor. Yan odadaki mahkemeye gidiyor. Kendileri bir üst mahkeme diyorlar ama ben ona ‘yan oda’ diyorum. Normalde üst mahkeme istinaf mahkemesidir, Yargıtay’dır. Üst mahkeme değil, yan odadaki mahkeme!

Benim 4. Ağır Cezaydı. 4. Ağır ceza, dosyayı biliyordu. 5. Ağır Ceza (bunlar eşit mahkemeler aslında) mahkemesi dosyayı bilmediği halde kararı bozuyor. Sistem böyle kurulmuş, hakimler bu kadar baskı altındalar. Bu kadar baskıya rağmen, olur da hâkim; bir tahliye, bir beraat kararı verecek olursa onu bozmanın yolunu kurmuşlar. Derin devletin planlamalarıyla ve resmi devlete, hükümete dayatmasıyla, hükümetin de bunu isteyerek kabul etmesiyle, bu sistem kurulmuştur. Yargı bağımsızlığı diye bir şey tamamen gerçek dışıdır.  Hâkim birisini tahliye ettiği zaman savcı itiraz ediyor, diğer mahkeme dosyayı hiç bilmediği halde tekrar tutuklama kararı veriyor. Bizim dosya 20 bin sayfa, binlerce sayfa da ifadeler var. Bunların hiçbirini bilmeyen diğer yan odadaki mahkeme yarım saatte tekrar tutuklama kararı veriyor. Bunu anlamak zor değil. ‘Bu işlerin nasıl olduğunu herkes biliyor, anlıyor, lanet okuyor, beddua ediyor, böyle düzen olmaz olsun’ diyor. Adaletin A’sının bırakılmadığı bir düzen kuruldu.

Hükümetin Üzerinde ya da Hükümetin Bazı İşlerini Havale Ettiği Derin Bir Güç Mü Var?

Sadece hükümet de değil, bence hükümetin de üzerinde ya da hükümetin tamamen bu işleri kendisine havale ettiği, bu işleri sen takip et dediği bir başka güç var. Bunlar; fırsatını bulmuşken ellerinden geldiği kadar yalnız İslamcılara değil, bütün ideoloji sahiplerine, DHKPC sine, PKK’sına kadar ırkçı bir anlayışla zulmeden bir ekiptir. Bunların bir kısmı din düşmanı, bir kısmı değil. Ama sonuçta bu zulüm devam ediyor. Belki din düşmanı olan bunu din düşmanlığı ile yapıyor. Din düşmanı olmayanlar da şu anda böyle gerekiyor diyorlar. Zaten din düşmanı olmayanlar kendi güçlerini de kaybetmişler, gerçek güç kendi ellerinde değil başkalarının elinde, onlar da böyle istiyor. Bugünkü geldiğimiz nokta budur. Yani şaşırmadım. Eğer tekrardan tutuklama gerçekleştiyse zaten bu düzen normal bir düzene dönüştü.

15 Temmuz bahanesiyle katı bir sistem kuruyorlar. Türkiye’de derin bir güç var. Bu güç Türkiye’deki demokrasiyi, özgürlüğü fazla buluyor. Yani kanunda ne yazdığı önemli değil diyerek mahkemeleri de baskı altına alıyorlar. Kanun; kâğıt üzerinde kaldı. Bu güç; kanunu değiştirirse tüm dünyadan tepki alacağını ve diktatörlük kanunları denileceğini bildiği için, kanunları değiştiremiyor. Ama pratikte telefon talimatıyla işi bitiriyor. Böyle bir güç var. Kendilerine muhalif gördükleri herkese ister İslamcı ister PKK’lı ister DHKPC li ister CHP’li olsun bunu yapmaktan çekinmiyorlar ve bunun sistemini kurmuşlar. “Savcı itiraz eder, yan odadaki mahkeme tutuklar.”

Tamamını dinlemek için tıklayınız;

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here