‘İman’ Konulu Hasbihal Programı-2

0

Alparslan Kuytul Hocaefendi, Korona salgını sebebiyle iptal edilen tefsir dersi yerine geçtiğimiz hafta, takipçileriyle hasbihal programı gerçekleştirdi.
Hasbihal esnasında gündemi değerlendirerek takipçilerinden gelen soruları cevaplandırdı.

Programda sorulan sorulardan bazıları şöyle;

Hocam, korona virüs (covid-19) sebebiyle ölenlerin tabutla gömülmesi hakkında diyanetin yayınladığı bir açıklama var. Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz? Yani tabutla kireçlenerek defnedilebilir mi?

Alparslan Kuytul: Bunda bir mahsur yok, böylesi salgın hastalıklar olduğunda bu gibi tedbirler alınabilir. Yani tabuttan çıkararak, kefenle gömmek İslam’da farz olan bir şey değildir. Toprağa gömmek, kefenle de olabilir, tabutun içerisinde veya tabutsuz da olabilir. Tabutla gömülmemesi, mezarın daha büyük olmaması açısından ve daha çabuk çürümesi açısından uygundur. Ama böylesi hastalıklar esnasında devlet bu gibi ya da Sağlık Bakanlığı böylesi tedbirler almış olabilir. Bunun dinen bir mahsuru yoktur.

Hocam, şu an biz yayın yaparken bir açıklama yapıldı: Şehirlerarası seyahatler valilik iznine bağlandı. Yurt dışı uçuşlar tamamen sona erdi. Yani gördüğümüz kadarıyla tedbirler arttırılıyor. Bir de bazı tedbirler alınarak Beş Tepe Camii’nde cuma namazı kılındı. Sizce kılınmalı mı? Kılınmamalı?

Alparslan Kuytul: Aslında ben son iki haftadır bununla ilgili cevap vermiştim. İlk verdiğim cevap; işte iki hafta önce “Tefsir programında” cevap vermiştim. O ‘da henüz daha bu tedbirlerin hiçbiri alınmamıştı, bir tek okullar tatil edilmişti. O’da sadece bir haftalığına denmişti.

Sunucu: Cuma namazı da yüksek risk grubunda 

Alparslan Kuytul: Cuma namazına da herkes gitti, o da serbestti. Sadece yaşlılar gelmesin, gelmemesi caiz olur. Evinde öğle namazı kılabilirler. Bu kadar söylenmişti. Tabi devletin elindeki bilgiler benim elimde değil. Devlet belki çok fazla yayıldığını biliyor, söylemiyor. Panik havası olmasın diye, ona göre tedbirler alıyor. Ben o zaman dedim ki “Eğer böyle bilmediğimiz şeyler varsa tamam, o zaman kabul edelim.” Ama o an ki bilgilere göre; Türkiye’de çok fazla bir salgın yoktu. O zaman çok azdı. Ben o cevabı verdiğimde sadece birkaç kişi veya bir kişiydi. Ben ona göre cevap verdim.

Tabi devletin elindeki bilgiler bende yok. Eğer birilerinin elinde devletin bilgileri varsa tabi onların olaya bakışı farklı olabilir. Ben bir vatandaş olarak; devletin haberlerinden söylediği kadarıyla biliyorum, ama devlet bizden tabi bazı bilgileri saklıyor olabilir, paniği önlemek maksatlı ona göre tedbir alıyor olabilir. O zaman Cuma namazı zaten kaldırılmamıştı. İptal edilmemişti. Onunla ilgili konuşmuştum.

“Geçen hafta Cuma günü, yaptığım ikinci açıklamada yani diyanet, daha doğrusu devlet elinde önemli bilgiler varsa, bu hastalığın çok yayıldığını biliyorlarsa ya da çok yayılacağını biliyorlarsa böyle tedbirler alabilir, gerekirse cumayı da iptal edebilir” demiştim.

Gerçekten o düzeyde bir tehlike var mı? Ben o zaman da demiştim. Mesela Cuma namazını istersek 15 dk da hatta 10 dk da bile bitirebiliriz. Ve bugünkü Beş Tepe’deki Millet Camii’nde yapıldığı gibi seyrek olarak da oturulabilir. Ve yaşlılar gelmesin denilebilir. Ve Cuma Namazı bu şekilde de kılınabilir ve 10 dakikada da bitirilebilir. Yani insanlar bir dolmuşa biniyorlar. İcabında bir yerden bir yere gidiyor İstanbul gibi, Ankara gibi, Adana gibi yerde dolmuş 45 dakika, 1 saat sürüyor. İstanbul’da icabında 2 dolmuş, 3 dolmuş değiştiriyorsunuz, 3 saat sürüyor. Bir de bunun gelmesi var. Yani Cuma namazı hepsi 10 dakikada da bitebilirdi. Ve seyrek oturma şartı, maske takma şartı getirilebilirdi. Camiye girişte alkolsüz dezenfektan konulabilirdi. O şekilde camiye girme şartı getirilebilirdi. Yani bu yollara başvurmadan çocuklar gelmesin, yaşlılar gelmesin denilebilirdi. Bu yollara başvurmadan direk cumanın iptali bana biraz mahalle baskısıyla oldu gibi geliyor. Yani her tarafta tedbirler alınırken nasıl olur da camide alınmaz gibi. Hâlbuki Cuma namazı hepsi 10 dakikada bitebilecek bir şeydir. Yani hutbeyi çok kısa yaparsınız. Ezan okunur okunmaz hemen imam başlar hutbeye, sünnet de kılınmaz gerekirse, hemen hutbeye başlanır ve 5 dakika hutbe yeter. Uzun uzun dua etmeye de gerek yok. Ondan sonra hemen farzı kılınır hepsi iki rekât değil mi? Farzı kılın, ondan sonra herkes camiden çıksın denilebilir. Bu 10 dakikayı bulmaz. Ve böylesi zamanlarda namazda dururken de yan yana, dip dibe durmak da şart değil, seyrek de durulabilir. O şekilde de kılınabilirdi. Ve bir tek Millet Camii’nde Ankara’da değil de aslında tüm camilerde bu şekilde de olabilirdi. Yani orada oluyorsa tedbirler alınarak neden diğer camilerde de olmasın? Eğer bu derece aşırı tedbirler almayı gerektiren bir durum varsa ona bir şey demiyorum. Tamam kabul ediyorum ama hakikaten bu derece değilse vebali bu kararı alanların boynunadır.

Bir dolmuşa biniyoruz, yan yana oturarak 45 dakika gidiyoruz. Şimdi onları da kaldırdılar. Artık dolmuşlar otobüsler falan, uzun yol zaten kaldırıldı. O da bugün kaldırıldı mesela. Bakın şimdiye kadar o zaman Cuma namazı niye kılınmadı? Yani daha bugün kaldırdılar. O zaman bunu da daha evvelinden kaldırsaydılar. Yani adam buradan Erzurum’a gidiyor. Adana’dan Erzurum’a, Erzurum’dan İstanbul’a 15 saat, 20 saat, 25 saat yol gidiyor. Aynı otobüsün içinde 45-50 kişi. Onları da azalttılar. Bir koltuk boş kalacak dediler. Gene olur 25 kişi. Ve bu şekilde 15-20 saat beraber yolculuk. Şimdiye kadar buna izin verildi. Bu daha yeni karar, bugün çıktı. Yani artık şehirlerarası yolculuk yasak. Ya tamam da şehir içi dolmuşlar da aynı şekilde. O da 1 saat sürüyor. Namaz hepsi 10 dakika. Yani cumanın farzı hutbesi 10 dakikada bitirilebilir.

Tedbir almak mümkün. Dolmuşta tedbir de alamıyorsunuz. Yani caminin kapısında durup tedbir alma, maske gibi ellerin yıkanmasını şart koşma gibi, dezenfektan gibi işte hastaların içeri girmesine izin vermeme gibi, yaşlılara izin vermeme gibi tedbirler alınarak Cuma namazı kılınabilirdi. Namaz kılarken seyrek durma gibi, yani sağındaki solundaki ile 1 metre mesafe bu şekilde namaz kılınabilirdi. Yani iptal en son çare olmalıdır. Diğer beş vakit namaz için söylemiyorum onlar evlerinde de kılabilirler. Cemaatle kılmak şart değil. Ama Cuma namazı cemaatsiz olmaz, caminin dışında evde olmaz. Ve hepsi 10 dakikada da bitirilebilecek bir namaz. Onun için, bu hususta diyanet mahalle baskısına karşı direnmelidir. Ve eğer dediğim gibi devletin elindeki bilgiler bunu bile iptal etmeyi gerektirecek kadarsa, ona bir şey demiyorum. Ama o kadar değilse bu kadar abartmaya gerek yok, her camide Cuma namazı bu şekilde önlemlerle kılınabilmeliydi.

Oradaki insanların üstünlüğü ne? Orada 15-20 kişi ile kıldılar. Yani onlar kılıyor biz niye kılamıyoruz? Aynı şartlarda biz de buradaki camide kılabilseydik. Aslında ben bu hususta bir tweet atmıştım. Bunun için kavga etmeye gerek yok. Eğer Cuma namazı iptal olduysa bunun kavgasını yapıp da olay çıkartmanın alemi yok. İlla da kılacağız, illa da kapıyı açın deyip kavga çıkartmanın gereği de yok. Ama devlet de bunu düşünmeli. Yani Cuma namazı Allah’ın emridir. Evde kılınması caiz değil, tedbir alınarak kılınabiliyorsa hiç olmazsa o şekilde kılınmalıdır. Tamamen Cuma kılınmayan bir ülkeye dönüşmemeliyiz. Şimdi koskoca Türkiye’de bir tek Beş Tepe Camii’nde Millet Camii’nde Cuma namazı kılınması bu ne demek? Mesela eğer bunu böyle yaptıysanız neden geçen hafta yapmadınız? Geçen hafta da yapsaydınız? Neden orada yaptınız da bütün camilerde yapmıyorsunuz? Bunun bir açıklaması yok. Orada yaptığınızı bütün camilerde yapmanız mümkündü. Her kapıyı her caminin kapısına bir polis koyup yaşlılara izin vermez, maske şartı koyar vs. diğer önlemlerin hepsi alınır. Kapıda eller yıkanır. Bunlar fıkhen mümkün. Bu yollara başvurduğumuz halde yine de büyük bir tehlike varsa kılınmaz. Bu da tamam. Ama bunlara başvurduğunuz halde, namazda bile seyrek durmanız mümkün bunlara göre namaz kılmanız mümkünse kılmak zorundasınız. Yani tedbirler alarak kılmak zorundasınız. Devlet bunun hesabını yapmalıdır. Sorumluluk devlettedir, diyanettedir.

Ben sürekli aynı şeyi söylüyorum ama devletin elindeki bilgiler bende yok. O bilgilere göre eğer bu bile çok büyük bir tehlikeyse tamam diyorum, bir şey demiyorum. Ama marketlere gidin insan kaynıyor. Markette kasada bir sürü insan dip dibe sıra bekliyor. Yani neden markette yarım saat sıra bekliyor. Bir sürü insanla aynı ortamda alışveriş yapıyor, dip dibe elleri kolları birbirine değecek kadar yan yana dolmuşta bile. İş yerleri açık, iş yerlerinde de öyle çalışıyorlar. Fabrikalarda insanlar hâlâ öyle çalışıyor. Yani neden her tarafta buna müsaade varda camide yok? Yani iş önemli de cami Cuma namazı önemli değil mi? Yani bunu tekrar düşünmeliler. Sorumluluk yetkililerdedir. Tümden Cuma namazının terk edildiği bir ülke olmamalıyız.

Sunucu: Hocam şu anda gündemde olan 65 yaş üstünün sokağa çıkma yasağı ile ilgili internete gençlerin yaşlılara yaptığı saygısızlıklarla alakalı bazı videolar düştü. Toplumun her geçen gün değerlerinden uzaklaştığı bir zamanda yaşıyoruz. İnternete bir video atma adına yaşlı insanlara yapılan muamele, kendini polis gibi gösterip yaşlı insanlara müdahalede bulunan gençler, sosyal medyada gerçekten çığ gibi tepkiler yağdı. Bir polis memurunun hoş olmayan ifadeler kullanarak bir yaşlı insana müdahalesi gibi…

Hocam, yaşlı insanlara yapılan muamele hakkında siz ne söylemek istersiniz?

Alparslan Kuytul: Yaşlıların sokağa çıkmamasıyla ilgili karar; yaşlıların canını korumak maksadıyla alınmış bir karardı. Şimdi onlara yapılan muameleye bakıyorum da insanların şerefini ellerinden almış gibi bir davranış var. Yani insanın şerefini katlettikten sonra canını korusan ne olacak? Yani bu muameleler, şerefli bir varlık olan insanın layık olduğu bir muamele değildir. Hele hele yaşlı bir insana yapılacak bir muamele hiç değildir.

(Polisin yaşlı birine bağırması meselesi) Başında acaba yaşlı adam çok ters konuştu da polis çok mu sinirlendi? Yani baş kısmını bilmiyorum. Belki yaşlının da bazı yanlış ifadeleri olmuş olabilir. Çok inat etmiş, çok tepki göstermiş, çok ısrar etmiş, eve dönmek istememiş, polisi çıldırtmış da olabilir. Onu başından sonuna kadar izlemek lazım. Ama eğer öyle bir şey yoksa adam sadece işim var, işimi halledeceğim gibi konuştuysa, polis o kadar öfkelenmiş ki, anladığım kadarıyla babasını öldürseydi bir insan ancak bu kadar öfkelenir. Birisi sizin babanızı öldürse siz ona bu kadar ancak canınız sıkılır, öfkelenirsiniz. Polisin adeta nefesi kesilmiş konuşamıyor. Bu kadar öfke, yaşlı bir insana karşı sadece… belki de haberlerde yaşlıların çıkma yasağını duymamıştır. Duymuş olsa bile belki bir işi vardır. Mesela bizim yaşlı bir akrabamız, kızını çağırdı. Kızı gitti, onun ihtiyacını gördü. Diyelim ki böyle birisi yok. Yaşlı çıkmak zorunda kaldı. Efendim polisi çağırsınlar, işte belediyeden yardım istesinler. Tamam da çağırmış, birkaç gün boyunca aramış, emniyetten birkaç gün sonra gelmişler. Gelmişler ama kaç gün sonra. Şimdi bu insanlar evde iki tane yaşlı karı koca. Bunların ihtiyacı var. Yani polis, diyelim bir hafta sonra geldi. Bir hafta ne yapacak bu insanlar? Kendi çoluk çocuğu da yok. Varsa bile diyelim ki hayırsız olsaydı. Ne yapacaktı? Tabi çıkacaktı, kendi ihtiyacını kendi görecekti. Yani polislerin bunları da hesaba katmaları lazım. Ben her polisin de böyle davrandığını zannetmiyorum. Bu polisin çok canı sıkılmış.

Sunucu: Hocam şimdi izleyicilerimizden yorumlar geliyor. Polis daha sonra o yaşlı insanın evine gidip özür diliyor.

Alparslan Kuytul: Evet ben bunu haberlerde de alt yazıda da gördüm. Çünkü sosyal medyada ve medyada çok tepki olduğu için, biraz da mecbur kalmış gibi bir durum oldu. Ama yine de bütün polisleri bu şekilde suçlamak da doğru olmaz. Birçok polis güzel davranıyor. “Amca artık git evine sana hastalık bulaşmasın, senin iyiliğin için çalışıyoruz. Bir ihtiyacın varsa bize söyle sen çıkma. Biz gelir ihtiyacını görürüz gibi” güzel konuşan polisler de çok. Böyle bir polisi gösterip de bütün hepsini aynı kefeye koymak da doğru olmaz. Bu toptancı mantık doğru değildir. Yani bu bize de yapılsa haramdır, iftiradır. Polislere de yapılsa haramdır, iftiradır. Sevmediğin bir kitleye de yapılsa, düşmanıma da yapılsa ben yine de bunu kabul etmem. İslam adalettir. Birisi yaptı diye koca bir camiayı suçlamak doğru olmaz.

Bizden birisi bir yanlış iş yapsa, gitse birini öldürse ben ne yapayım? Yaptıysa yaptı ne yapayım? Yani böyle bir sebepten dolayı hepimizi suçlamaları doğru olur mu? Olmaz. Şimdi bir polis böyle bir şey yaptıysa, koskoca polis teşkilatının hepsini suçlamak da doğru olmaz. Ama yaşlılarımız da tabi polisleri çok sinirlendirmemelidir. Yaşlılar da anlayışlı olmalıdır. Onlara güzelce anlatmalıdır. Polisler de yaşlıların yaşlandığını hesaba katmalıdır. İnsan yaşlandıkça anlayışı zayıflıyor, kulak iyi duymuyor, hafıza zayıf, anlayış zayıf oluyor. Yaşlıyla oturanlar bunu bilir. Eğer anne babasıyla, yaşlılarla oturduysa yaşlandıklarından bunu anlayabilir. Yani yaşlı insanların anlayışı zayıflıyor. Anlayamıyor. Ama böyle hep gençlerle oturup kalktıysa tabi yaşlının halini anlamaz. Bir gün kendisinin de başına gelir. O zaman anlar, yaşlılık neymiş. Peygamberimiz bir hadiste buyuruyor ki “Gençliğinde yaşlılara hürmetkâr olan kimselere Allah, yaşlandıklarında hürmet edecek gençler yaratır.” (Tirmizî, Birr, 75) Bunu polisler de bizler de unutmayalım. Bizim kardeşlerimiz, tüm insanlarımız, yaşlılar bizim için bir nimettir aslında. Yani onları görünce ahireti hatırlarız. Onların tecrübelerinden istifade ederiz. Onlara saygılı davranırsak, birbirimize karşı saygılı davranmaya da alışırız. O zaman gençlere karşı da saygılı olmaya başlarız.

Yaşlılar dualarıyla da tecrübeleriyle de toplum için bir nimettir. Ve onların zayıf olduğunu hesaba katıp merhametli olmak icap eder. Elbette devletin koyduğu bu kural aslında onları korumak amaçlıdır. Yaşlılar da bunu bilerek ellerinden geldiği kadar çıkmasınlar. Bazıları keyfi çıkıyorlar. ‘Evde sıkılıyorum’ diyor. Yani, belki sıkılanlar için devlet; onların günde iki saat gibi çıkmalarına izin vermesi uygun olabilir. Ama sıkılmayanlar, evlerinde kalsalar daha hayırlı olur. Çünkü gerçekten bu virüs öncelikle onları öldürüyor. Burada kötü bir niyet yok. Her devlet buna benzer tedbirler aldı. Bunlara dikkat etmek lazım.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here