Yargı Reformu Teklifi: MİT Kanunu Değişsin; MİT Hakimlere Savcılara Talimat Vermeyi Bıraksın!

0

Alparslan Kuytul Hocaefendi, Cuma dersi sonrası Bülent Arınç’ın en son yaptığı açıklama ile ilgili konuştu. Uzun zamandır gündemde olan yargı reformuna değinen Alparslan Kuytul Hocaefendi, öncelikle MİT kanununun değişmesi gerektiğini söyledi. Ülkedeki bütün operasyonların arkasında MİT olduğunu söyleyen Alparslan Kuytul Hocaefendi, hâkim ve savcıların da özgür olmadıklarını ve MİT’ten emir aldıklarını ifade etti.” Yargı reformuna gerek yok. Bu durum değiştirilsin yeter. MİT yargıdan elini çeksin! Hakimlere savcılara talimat vermeyi bıraksın! MİT’in içinde böyle davranan ekipler var. MİT onları içinden temizlesin. MİT görevini yapsın. Herkesi ihbar etmek, herkes hakkında istihbarat dosyaları hazırlamak MİT’in görevi değildir. Herkes MİT hakkında konuşmaya korkuyor! Hakikatlerin ortaya çıkması lazım.diyen Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin MİT’le ilgili açıklaması şu şekilde;

Cumhurbaşkanı Da Adalet Bakanı Da Bu Ülkedeki Adaletten Sorumludurlar

Bülent Arınç’ın söyledikleri ister doğru olsun, isterse Cumhurbaşkanı ve Adalet Bakanı bu durumdan rahatsız olsun,Cumhurbaşkanı da Adalet Bakanı da bu ülkedeki adaletten sorumludurlar. Cumhurbaşkanı, adaletin yerine gelmediği bir ülkede devlet başkanlığı yapmaktadır. Adalet bakanı da adaletin yerine gelmediği bir ülkede Adalet Bakanlığı yapmaktadır. Bu durumdan rahatsızlarsa o zaman müdahale etsinler.Oy kaybedince, milyonlarca insan bu durumdan nefret etmeye başlayınca “Biz de bu durumdan rahatsızız.” demeye mi başladılar? Bülent Arınç’ı mı ortaya sürüyorlar, onu mu konuşturuyorlar?

Cumhurbaşkanı bu durumdan rahatsızsa, birkaç sene önce “Mağdur falan yok, kimse mağdur edebiyatı yapmasın.” demişti. Hani rahatsızdı? Bir ara “At izi it izine karıştı.” dedi. Halk biraz ümitlendi. Herhalde Cumhurbaşkanı, birtakım derin güçlerin 15 Temmuz’u bahane ederek yaşla kuruyu beraber yaktıklarının farkına vardı. Yakında buna müdahale edilecek zannedildi ama hiç de öyle olmadı. Bir yerlerden ne söylendi, nasıl ikna edildiyse “Kimse mağdur edebiyatı yapmasın, mağdur falan yok.”dedi. Şimdi Bülent Arınç çıkmış diyor ki “Cumhurbaşkanı da bu durumdan rahatsız.”Kimse mağdur edebiyatı yapmasın.” diyen Cumhurbaşkanı değil miydi? Nasıl rahatsızmış? Rahatsızsa müdahale etseydi!

Devlet İçinde Din Düşmanı Bir Komite 15 Temmuz’u Bahane Ederek Müslümanlara Zulmetmektedir

Devlet içinde din düşmanı bir komite, dört buçuk yıldır 15 Temmuz’u bahane ederek müslümanlara zulmetmektedir. Tutuklu yargılamayı esas haline getirdiler. Tutuklu yargılama sadece geçici bir tedbirdi. Delilleri karartma tehlikesi olanlar ve  kaçma tehlikesi olanlar için kısa bir süreliğine tutuklu yargılama tedbir idi. Şimdi nasıl oldu da herkes tutuklu yargılanmaya başlandı? Cumhurbaşkanı bunu bilmiyor mu? Bunu bilmiyorsa o makamda niye oturuyor? Adalet bakanı bunu bilmiyor mu? O yüzden Bülent Arınç’ın sözleri, bu saatten sonra çok bir şey ifade etmiyor.

Yargı Reformu Bugüne Kadar Zulüm Yapıldığının İtirafıdır

600 bin kişi hakkında işlem yapıldı ve bu sayı her geçen gün artıyor. Bu kadar insanın ciğerini yaktılar. Yüz binlerce insan hakkında işlem yaptılar. 600 bin kişi hakkında işlem yapıldı ve bunlardan yüz binlercesi gözaltına bile alınmadı. Ortada hiçbir şey yok ama gözleri korkutuldu. Zaten hedef de buydu.Ondan sonra bir kısmı gözaltına alındı ama içinden çok azı tutuklandı. O tutuklananlarında bir kısmı sonradan bırakıldı. Hakkında işlem yapılan 600 bin kişiden şu anda hapishanelerde 25 bin kişi kadar var. Ama hakkında işlem yapılan 600 bin kişinin çevresi korkutuldu ve maksat yerine geldi. Zaten maksat da buydu. Ben bunu boğazımı patlata patlata yıllardır anlatıyor muyum anlatmıyor muyum? Cumhurbaşkanı veya Adalet Bakanı bunu hiç duymadı mı? Onlar bizden daha çoğunu ve nice olaylar biliyordur. Biz sadece çevremizde gördüğümüzü ve medyadan duyduğumuzu biliyoruz. Onlarda daha başka bilgiler de vardır. Ama bunları duymazdan ve görmezden geldiler. Böyle bir olay yokmuş gibi hiç seslerini çıkarmadılar.

Din düşmanı komite 15 Temmuz’u bahane ederek yapacağını yaptı ve şimdi yargı reformundan bahsediyor. Yargı reformundan bahsedilmesi bugüne kadar zulüm yapıldığının ispatıdır ve bu gerçeğin itirafıdır. Eğer bugüne kadar, yargı doğru idiyse yargı reformuna gerek yok.  Eğer ‘bugün yargı reformu gerekir’ deniliyorsa demek ki bugüne kadar zulüm yapılmış. Zaten de öyle. Ama bu mesele yargı reformuyla hallolacak bir mesele değil. Aslında kanunlara uyulmuyor.

Sayın Bakan! Sen Bunu Yeni Mi Öğrendin Allah’ını Seversen?

Adalet Bakanı şimdi çıkmış diyor ki “Tutuksuz yargılama esas olmalıdır, suçu ispat olana kadar insanlar tutuklanmamalıdır.” Maşallah… Bunu yeni mi öğrendin sayın Bakan? Şimdi Adalet Bakanı bunları konuşurken, zulme uğramış biri olarak başımı nereye vursam diye düşünüyorum.

Sayın Bakan! Sen bunu yeni mi öğrendin Allah’ını seversen? Bu durum bütün dünyanın bildiği bir esastır. Bu ülkede senin bakan olduğun dönemde yüz binlerce insana zulüm yapıldı. Bir gün çıkıp da“Ben bundan rahatsızım.” dedin mi? Bu zulmü yapan ve devlet içinde kendine devlet diyen ekip, zaten bu zulmü beş yıllığına planlamıştı. Ta ilk baştan itibaren beş yıl sonra birçoğu bırakılacak laflarını zaten duymuştuk. Yargı reformu çıkana kadar beş yılı bulur. Zaten devlet denen aygıt bunu beş yıllığına planlamıştı ve beş yıl dolduğu için şimdi böyle konuşuyorlar. Merhamete geldikleri için değil! Adaleti düşündükleri için de değil! Zaten devletin planı buydu. Beş yıl bu zulüm devam edecek, herkesin gözü korkutulacak, bundan sonra hiç kimse hiçbir tarikata-cemaate gidemeyecek. İşte bunun tesiriyle 15 Temmuz’u her gün TV’lerde göstere göstere, aynı sahneleri bin defa göstererek, bilerek konuyu kapatmıyorlar, unutturmuyorlar. Operasyonlara devam edebilmek için, tutuklamalara devam edebilmek için, korkuyu devam ettirebilmek için, insanların hiçbir tarikata ve cemaate gitmemelerini sağlamak için, toplumda oluşturdukları bu nefretin tam yerleşmesini oturtturmak için beş sene planladılar.  Beş sene doldu, şimdi böyle konuşuyorlar. Bunlar tüm dünyanın bildiği hukuk kurallarıdır. Bunları şimdi mi fark ettiniz?

Güç Başkalarının Elinde Ama Vitrinde Cumhurbaşkanı Var

Bülent Arınç’ın dediği doğruysa ‘ortada çok tehlikeli bir durum var’ demektir.  Bakın eğer Cumhurbaşkanına “tek adam, diktatör” diyorlar ya, demek ki aslında hiçbir gücü olmayan bir insan. İnsanlara Cumhurbaşkanını gösteriyorlar ve vitrinde o var ama aslında güç başkalarının elinde.  Kendine devlet diyen siyah gözlüklüler, devlete hâkim olmuş vaziyetteler. Ve -Bülent Arınç’ın bu sözünü doğru kabul edersek- Cumhurbaşkanı demek ki bu durumdan rahatsız ama elinden hiçbir şey gelmiyor.  Hani tek adamdı Cumhurbaşkanı? Demek ki Cumhurbaşkanı tek adam değil, hiçbir gücü olmayan bir adam. Bunun manası budur. Bülent Arınç’ın sözü doğruysa bunun manası budur.  Herkes tek adam olarak biliyor. Demek ki bir güç, Cumhurbaşkanını tek adam gibi göstermek istiyor. Her şeyi yaptıran o gibi, bütün zulümlerin, günahların ve kötülüklerin arkasında o varmış, onun talimatıyla oluyormuş gibi gösteriyor ama başkaları yapıyor demek ki.  Cumhurbaşkanı da bunu biliyor ve gücü yetmiyor. Bu çok tehlikeli bir durum.

Cumhurbaşkanı ve Adalet Bakanı rahatsızmış. Peki o zaman bu talimatlar kimden? Bu zulümleri kim yapıyor o zaman?  Demek ki devlet içinde bir devlet var. Resmi devletin dışında gayrı resmî bir devlet var ve onlar böyle planlıyorlar. İslami faaliyetleri otuz sene geriye götürmenin yolunu buldular. Böyle bir olayı kullanalım ve bu şekilde halk artık hiçbir cemaate gitmesin, faaliyetlerden uzak dursun, cemaat düşmanlığı çoğalsın istediler.  Böylece onlar, saltanatlarını devam ettirebilecekler. Cemaatlere niye düşmandırlar? Çünkü karşı bir güç istemiyorlar. Güç bir tek onlarda olsun, karşı bir güç olmasın.  Böylece saltanatlarını sürdürebilecekler.

Bülent Arınç’ın söyledikleri eğer doğruysa bu büyük bir faciadır. Demek ki Cumhurbaşkanının aslında hiçbir yetkisi, etkisi, tesiri ve gücü yok ya da bu gerçek değil. Kendileri yaptılar, bu günaha ortak oldular. Bal gibi de işin içindeler ama bugün çok oy kaybettikleri, tekrar oy toplayabilmeleri için bunu yapmayı vadediyorlar. Yargı reformundan bahsetmek, “Dün, zulüm yapıyorduk.” demektir.

Yargı reformunun konuşulduğu şu günlerde benim Cumhurbaşkanı’na, Adalet Bakan’ına ve Meclis’e şöyle bir teklifim var:

Bütün Operasyonların Arkasında MİT Var!

Yargı reformu mu yapmak istiyorsunuz? Önce MİT’in kanununu, tekrar değiştirin. 17-25 Aralık 2013 operasyonu. Ben o zaman 17-25 Aralık’a “Hükümete karşı bir darbe girişimidir” dedim. 2014 yılının başından itibaren MİT’in kanunu değiştirildi. MİT’in (Milli İstihbarat Teşkilatının) normalde görev alanı yurt dışıdır. Kanun değişikliği ile yurt içine yönlendirildi. Bütün operasyonların arkasında MİT var.

Bizim evimize şafak baskını yaptıklarında ben kulaklarımla duydum. O sırada ben holdeydim, asker beni görmedi. Amiriyle konuşurken polis olsa; polis ‘komiserim’ der, ‘amirim’ der, ‘müdürüm’ der. Oysa asker ‘komutanım’ dedi. Şehir içerisinde jandarma olmayacağına göre, gelenler yüzleri kapalı MİT elemanlarıydı. Yani operasyonun başında MİT vardı. Anlaşıldığı kadarıyla her Emniyet biriminde MİT’in bir elemanı var ya da Emniyetin içerisinden birini kendilerine bağlayarak görevlendirmişler.

Emniyetin içindeki müdürlerin çok etkileri ve tesirleri yok artık. Oradaki MİT elemanı ne derse müdür onu yapmak zorunda. Bu dosyaları onlar hazırlıyor ya da hazırlatıyor. Yargıya yapılan müdahaleler çok konuşuluyor. Hâkimlerin ve savcıların özgür olmadığını herkes söylüyor.

MİT Hâkim ve Savcılara Talimat Veriyor

Yargıya müdahale çok konuşuluyor. Hakimlerin, savcıların özgür olmadığını herkes söylüyor. Herkes bunu biliyor. Prof. Ahmet Akgündüz Hoca attığı bir tweette aynen şunu söylüyor: “MİT’in hâkim ve savcılara talimat verdiğine dair bilgilerim var. Bu, çok tehlikeli bir durum!” Birçok hâkim, özellikle terör mahkemelerine, ağır cezaya bakan hâkimler ve terör savcılarının hepsi bunu bilmektedir. Terör mahkemelerine giren avukatlar da bu mahkemelerde yargılanan bizim gibi insanlar da bunu bilmektedir

Eğer Bir Yargı Reformu Yapılacaksa Evvela MİT’in Kanunu Değiştirilmelidir

MİT eskisi gibi yurt dışına dönük faaliyetler yapmalı, yurt içini emniyete bırakmalıdır. Bugün olan bunca haksızlıkların, tutuklu yargılamaların, gereksiz soruşturmaların, yanlış raporların, yanlış raporlarla insanların hayatını karartmanın, işten çıkartmanın, işsiz-ekmeksiz bırakmanın arkasında; MİT içindeki bir ekibin ya da ekiplerin eli vardır. Tamamını kast etmiyorum ama bazı din düşmanı ekipler var ve bunlar emniyet müdürlerine talimat veriyorlar. Zulüm yaptıranlar da onlardır. Bu dosyaları hazırlatanlar onlardır. Yargı reformuna gerek yok. Bu durum değiştirilsin yeter. Eğer bir yargı reformu yapılacaksa evvela MİT’in kanunu değiştirilmeli, yetkisi ve görev alanı daraltılmalıdır. MİT eskisi gibi yurt dışına dönük faaliyetler yapmalı, yurt içini Emniyete bırakmalıdır.

Bir Ülkede Çok Zulüm Yapılıyorsa O Memlekette İstihbarat Devrede Demektir

Hangi memleket olursa olsun bir memlekette çok zulüm varsa, çok adaletsizlik varsa, çok haksızlık varsa, yargıçlar özgür değilse o memlekette istihbarat devrede demektir.O memleket “muhaberat devleti” olmuş demektir.O memlekette “istihbaratın borusu ötüyor” demektir. Eskiden 5-10 kişiyi kaçırıp siyah minibüslerle faili meçhuller, beyaz Toroslarla faili meçhuller yapılıyordu. Belki şimdi faili meçhul yok ama faili meçhul dosyalar, faili meçhul raporlar varve bu raporlarla hakimlere gidiliyor. Hâkim de o rapora inanmak zorunda, inanmasa bile inanmış gibi yapmak zorunda veonların istediği gibi karar vermek zorunda kalıyor. Belki hâkimin vicdanı götürmüyor, sanığı dinliyor, dosyaya bakıyor delillerde bir şey yok. Deliller boş, fasa fiso. Sanığı dinliyor, öyle bir insan olmadığını anlıyor ama elinden bir şey gelmiyor. Yiğit olacak da gelen talimatı reddedecek. Öyle kaç tane hâkim var? Her şeyi göze alması lazım.

Bakın Suriye devletine muhaberat devleti denir. Çünkü Suriye istihbaratı her yerde, her şeye karışmaktadır. Bir memlekette çok sayıda kanunsuz iş yapılıyorsa o memlekette istihbarat hâkim olmuş demektir. Neden? Çünkü istihbarat kanun dinlemez. İstihbaratın kanunu var mıdır? Kendince vardır. Ama hiç kendini göstermediği için istediği gibi davranabilmektedir.

Herkesi kast etmiyorum. İçinden böyle olan var. Böyle bir ekip var. Türkiye’de adalet diye bir şey bırakmadı. Düşünün bakın. MİT, Ankara Cumhuriyet başsavcısına “215 bin kişide Bylock tespit edildi”diye resmi rapor veriyor. Bu medyaya çıktı. 215 bin kişi Bylock kullanıcısı. Aynı MİT, 1-2 ay sonra raporunu değiştiriyor yine aynı Ankara Cumhuriyet başsavcısına rapor veriyor. 102 bine indiriyor. O 102 bin de daha sonra 5 bin daha düşüyor97 bine iniyor. O 97 binin de içinden 11 bin 480’inde mor beyin uygulaması olduğu ortaya çıkıyor. Yani bu insanların haberi bile olmadan telefonlarına Bylock yüklenmiş. Onlarıda düşerseniz 215 binden yaklaşık olarak 85 bine düşüyor.Rapora bakın, rapor böyle mi olur. Bu kadar insanı yakıyorsunuz, lekeliyorsunuz. Ondan sonra “pardon” diyorsunuz. Yüzbinlerce insanla ilgilialelacele raporlar hazırlarsanız olacağı budur. İki tane MİT elemanının verdiği rapor, hâkim için delil oluyor. O MİT elemanınınkafası ne kadar çalışıyor şüpheli… Gerçekten anladı mı olayı, o insan gerçekten şüpheli mi? Acaba başka bir görüşten, o yüzden mi böyle kötü bir rapor veriyor, o da bir ihtimaldir. Ve hakimler, MİT’in verdiği o rapora göre karar veriyorlar.

Ben Çocukluğumdan Beri Ehli Sünnettim ve Hanefi Mezhebindendim

Yıllar önce %99 MİT’e çalıştığını bildiğim birisinin karısına, o da başka bir kadına, o da bir başka kadına söylemiş bana haber geldi.Benim hakkımda MİT’teki rapor;

Benim İrancı olduğum şeklindeymiş. Bu raporu tutanın ya beyni yok ya da kötü niyetli biri. Ben ömrü hayatımda İrancı olmadım ama MİT’in raporlarında İrancı yazıyormuş. Ben çocukluğumdan beri hiçbir zaman İrancı olmadım. Her zaman da ehli sünnettim ve Hanefi mezhebindendim.Busöz nereden çıktı? Bir tane kafası çalışmaz, demek ki ben bir yerde konuşma yaparken anlaşılan İran’dan misal vermişim herhalde ki ‘iştebu İrancı’ demiş. Kafa bu kadar çalışıyor. Bakmıştır ‘Alparslan Kuytulnurcu mu? Değil. Süleymancı mı? Değil. Tarikatçı mı? Değil. Şu değil bu değil herhalde ‘İrancıdır’ demiş ve raporu böyle vermiştir. Vallahi başka bir şey değil, başka bir şey olamaz yani. Hakimleri böylesi raporlara göre karar veremez! Yanlış rapor tutulmuş olabilir.Düşman olabilir. Kasten yapmış olabilir. Bu şekilde yüzbinlerce insana zulmedildi.

Kendilerini Göstermemek İçin Başkalarını Öne Sürüyorlar

Emniyeti öne sürüyorlar. Aslında emniyete talimat veren de MİT’tir. Görünüşte emniyet var. Milletle emniyet kötü oluyor. Basın açıklaması serbest mi değil mi? Serbest. Hatırlarsanız bizekaç defa nasıl müdahale ettiler, kaç defa mahkemeye verdiler. Son zamanlarda çok karışmıyorlar. Polislere son zamanlardasoruluyordu;‘basın açıklaması yapmak ya da atkı takarak yürümeksuç mu?’‘Suç değil’ diyordu. O zaman suç değilseneden karışıyorsunuz? Karışıldığı zamanlarda benim bizzat eşim ‘suç mu?’ diye sorduğunda‘Hayır, suç değil’ diyorlar. Peki neden engelliyorsunuz? Talimat böyle.

Görünmeyenlerin, Görünenlere Talimat Vermemesi Gerekir. Bu Nedir?

Polis gibi görünüyor, resmi elbisesi var, elinde telsizi var. Polis kuvveti görünen bir kuvvet olduğu için biraz daha kanunlara uymak zorundadır. Halbuki diğerleri (MİT) görünmüyor. O yüzden istediği gibi talimat veriyor. Nasıl olsainsanlarla polis kötü olacak. Nasıl olsa kendisi görünmüyor. Görünmeyenlerin, görünenlere talimat vermemesi gerekir. Böyle bir ülke olmalıyız. Derin devletin olmadığı bir ülke olmalıyız. Kanunsuz mu diyorsun, ‘hayır’ diyor. Kanun hakkınız. Peki neden engelliyorsunuz? Bize böyle talimat verildi. Siz kanuna mı uymak zorundasınız yoksa gizli talimatlara mı? Polis susuyor. ‘Ne yapalım’ diyor. Biz de emir kuluyuz.

Bu nedir? İşte bu “muhaberat devleti” olmaktır. Artık her yerde istihbarat var veistihbaratın dediği olmaktadır. Ne kanun ne bir şey! İstihbaratın kanunu olmaz. Kendi içinde kanunları vardır. Onlar da zaten bize gösterilmez. Onlara kimsoracak? Zaten kendini göstermiyor ki! Kendini göstermiyor. Emniyete talimat veriyor, emniyet görünüyor siz emniyetten biliyorsunuz. Halbuki emniyetten değil, talimat oradan (MİT’ten). Emniyette kendini kötü göstermemek için bazı zamanlarda Belediyenin zabıtasınıöne sürüyor. Millet zabıtaya kızsın diye. Herkes biliyor ki bu iş yanlış. Ben yapmış olmayayım başkası yapmış olsun. Kendini göstermemek için böyle yapıyorlar.

Adalet Neden Azaldı?

Son yıllarda “Adalet” iyice azaldıysa bunun sebebi; kendisini göstermeyenlerin her şeye müdahil olmasıdır. Ve istedikleri gibi talimat verebiliyorlar çünkü görünmüyorlar. Çünkü onlar suçlanmıyor. Kim suçlanıyor? Siyasetçiler. Herkes AKP’ye kızıyor. Nasıl olsa onlara kimse bir şey demiyor. Dolayısıyla da istedikleri gibi yapıyorlar. Artık ortaya çıksın.

Ben bu süreçte Mahkemelerle ilgili birçok kanun okumak zorunda kaldım. Bakıyorum kanunlarda çok böyle kötü bir durum yok. İnsan hakları yönünden fikir ve ifade hürriyeti yönünden güzel ve özgürlükçü kanunlar var. Ama uygulanmıyor ki. Uygulanmıyor. Talimat geliyor, talimatın dediği oluyor. Kanunun dediği olmuyor.Sen istediğin kadar kanunu değiştir. Yargı reformu yapsan ne yapmasan ne! Zaten normalde şu kanunlar Avrupa standartlarına göre yapılmış birçok kanun. İçinden tek tük ona uygun olmayan olabilir. Çoğunluğu, bilhassa fikir ve ifade hürriyeti konusunda, toplantı ve gösteri yürüyüşü gibi konularda standartlara uygun kanunlar. Ben kanunları okuyorum, bakıyorum gerçekten de güzel yazılmış. Kanunlarda insan haklarına yönelik güzel kanunlar var ama pratikte öyle değil. Çünkü ‘kanuna uymayacaksın, dediğimizi yapacaksın’ diyen bir güç var perde arkasında.

Perde arkasındaki güçlere hadleri bildirilmedikçe, MİT kanunu değişmedikçe, MİT adliyeden ve emniyetten elini çekmedikçe bu ülkede adalet madalet kalmaz.Bu ülkede özgürlük diye bir şey de kalmaz.

Bu MİT’e de iyilik değil. MİT’in kanununu değiştirdiler, MİT’i güçlendirdiler, MİT’in yetki alanını genişlettiler, MİT’in buna gücü yetmiyor ve bir sürü yanlış işler yapılıyor. MİT’in de gücü yetmiyor ve yanlışlar çoğalıyor. Eninde sonunda insanlar bunun oradan kaynaklandığını anlayacaklar.

Sayın Bakan, O Birileri Kim?

Bülent Arınç diyor ki; Cumhurbaşkanından değil, Adalet Bakanı’ndan da değil. Peki kimden kaynaklanıyor o zaman bu? Siz anlayın demeye getiriyor. Ben niye anlayacakmışım? Sen söylemek zorundasın! Adalet bakanı ‘birileri’ diye konuşuyor,‘birilerinin talimatıyla hakimler karar vermemeli’ diyor. ‘Vicdanıyla, kanunlara göre karar vermeli’ diyor. Adalet Bakanı, o birileri kim söyler misin?O birilerikimmiş, kimmiş o hakimleretalimat verenler?Söylesene! Söylemiyorlar!

Yargıda Reformmuş. Ne Reformu? Siz Bir Kere MİT’in Elini Yargıdan Çekin!

Ben söylemiş oldum. Yakında beni alıp götürürlerse hakkınızı helal edin. Durum budur. Yargıda reformmuş.Ne reformu? Siz bir kere MİT’in elini yargıdan çekin. Yargıya müdahale eden bütün MİT’çilerin hepsini görevden atın. Devletin güvenliği vs. diye yalan söyleyerekten istediklerini yapıyorlar. İstediğini FETÖ’cü yapıyor, istediğini FETÖ’den beraat ettiriyor. İstediği gibi…

Şamil Tayyar demedi mi, FETÖ borsası kurmuşlar diye. Zenginlere çöküyorlar, sana ‘FETÖ’ derim, 10 milyon veriyor musun vermiyor musun? Bizeİki milyon veriyor musun vermiyor musun? Verirse kurtuluyor, vermezse mahkemelik oluyor. Durum bu! Çünkükendini göstermiyor ve istediğini yapabiliyor. Polis olsa polis görünüyor. Polis istediğini yapamıyor. Polis biraz daha kurallara uymak zorunda kalıyor. O yüzden diyorlar ki ‘bırakın kuralları siz bize uyacaksınız.’ Bu durum değişmedikten sonra istediğiniz kanunu değiştirin hiçbir şey değişmez. Sorun kanunlarda değil. Sorun kafada. Sorun bu derinlerde.

Yargıçlara Müdahale Edenlerin Temizlenmesi Lazım

Devletin içerisinde din düşmanı bir ekip var, bunların devletin içinden temizlenmesi lazım. Yargıçlara müdahale edenlerin temizlenmesi lazım. Bütün boş dosyalar ile ceza verdirilen insanlar, dosya boş ama adam hapishanedeyatıyor. Bu tür insanların hepsinin hakimlerinin talimatla bu işi yaptığı kanaatindeyim. O hâkime gidilse sorulsa yani tüm ağır ceza hakimlerine -sayıları çok değil. Hepsi 3-4 yüz tane ağır ceza reisi var- 3-4 yüz tane ağır ceza reisine sorsalar; ‘size kimden talimat geldi söyle.’Devlete güvenerekten söylesin. Söylesin bana filan gelip talimat verdi, gitti. Hepsi ortaya çıkartılsın, hepsine gereken ceza verilsin, MİT’ten de kovulsunlar. Bak bakalım bu ülkede adalet nasıl yerine geliyor!

Devletin güya en gizli ve iyi çalışan kurumu gibi gösteriliyor ama kendi raporu 215 bin kişide Bylock var, diyor. Sonra düşürüyor bunu 102 bine, o da düşüyor 85 bine…

Çok ciddiyetsiz, dikkatsiz, özensiz raporlar hazırlanıyor. İnsanların hayatı karartılıyor. İnsanlar lekeleniyor. Ailesi selam vermiyor. Konu komşusu selam vermiyor.

İzlemek için;

Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin güncel, siyasi, fıkhi, ilmi sorular hakkında vermiş olduğu cevaplara alparslankuytul.com resmi web sitesinden ulaşabilirsiniz…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here