Müslümanların Cemaat Olması Farzdır!

0

Müslümanların cemaat olmasının gerekliliğinin konuşulduğu Alparslan Kuytul Hocaefendi “Gündeme İslami Bakış’ programı ile bu cumartesi günü  saat 20.00′ de Furkan TV YouTube kanalı üzerinden sevenleri ve takipçileri ile buluştu

12 Aralık Cumartesi gecesi başlayan programda “cemaatler ve tarikatlar” konusunu ele alan Alparslan Kuytul Hocaefendi, sorulan sorulara cevap verdi. “Müslümanların cemaat olması farzdır, nasıl olur da Müslümanlar Allah’ın hakkını korumak için bir araya gelmez?” diyerek laik devletlerin cemaatleşmeyi istemediklerini belirtti. “Siz cemaat olmadan haramlara karşı nasıl mücadele verebileceksiniz?

Siz cemaat olmadan nasıl sesinizi duyurabileceksiniz? Siz cemaat olmadan nasıl Müslümanların haklarını savunabileceksiniz?” diyerek “Müslümanlar cemaat olmadan ümmet olamaz” dedi.
Konuyla ilgili bölümü okumak için;

Laik Devletlerin Maksadı Bellidir. Ancak Bunlara Aldanan Müslümanlara Yazıklar Olsun!

Sunucu: Hocam özellikle cemaat ve tarikatlara karşı bir algı operasyonu yapıldığı belli. Belki de 100 yıldır böyle bir şey var diyebiliriz ancak şaşırılan bir nokta ilahiyat fakülteleri bu konuda sanki ön ayak oluyor gibi bazen cemaat düşmanlığı cemaat aleyhtarlığı hususunda. Yani daha çok ilahiyat fakültelerinden destek görülmesi gerekirken hani halkın bakışıyla söylüyorum. Bu tavır neden? 

Alparslan Kuytul Hocaefendi: Hayır, tam tersine.  Laik devletin ilahiyat fakültelerinde başka ne beklenir ki? Laik devlet kendisine karşı bir gücün oluşmasını ister mi? İstemez. Hele hele bu güç dini bir güçse. Halk da Müslüman olduğu için hızla büyüyebilir. O yüzden tabi ki böyle bir gücün oluşmasını istemez. Bunu nasıl engelleyecek? Sadece polisiye tedbirlerle, istihbarat marifetiyle değil. Bir de ilahiyat fakülteleriyle, imam hatiplerle bunu yapacak; dini değiştirecek, dinin içini boşaltacak. Sanki din cemaate karşıymış gibi gösterecek. Aslında karşısına bir gücün oluşmasını engelliyor. Laik devletleri anlamak kolaydır. Onların maksadı bellidir. Ancak bunlara aldanan Müslümanlara yazıklar olsun!  Siz cemaat olmadan haramlara karşı nasıl mücadele verebileceksiniz? Siz cemaat olmadan nasıl sesinizi duyurabileceksiniz? Siz cemaat olmadan nasıl Müslümanların haklarını savunabileceksiniz?

Nasıl Olur Da Müslümanlar Allah’ın Hakkını Korumak İçin Bir Araya Gelmez?

Kadın örgütleri bile bir araya gelip dernekler kuruyorlar. Hayvan haklarını savunanlar bir araya gelip dernekler, vakıflar kuruyorlar.  Ateistler, deistler bir araya geliyor. Ormanı, yeşili sevenler ağaçların haklarını korumak için bir araya geliyorlar. Nasıl olur da Müslümanlar Allah’ın hakkını korumak için bir araya gelmez? Onlar da bir nevi cemaattir. Hayvan haklarını savunmak için bir araya gelen de bir cemaattir. Bir maksat için bir araya toplanmışlardır çünkü. Cemaat demek, bu demektir. Cemaatin kuru kalabalıktan farkı budur. Çarşıda da insanlar bir aradadır. Bir filmde de bir sinemada, bir maçta da insanlar bir aradadır. Ama bunlar cemaat değildir. Uzun süre değil, kısa bir süre için birkaç saatlik program için bir araya gelmiş olan insanlardır. Ortak bir hedefleri, ortak bir idealleri yoktur. Sadece maç izlemeye gelmişlerdir o kadar. Bunlara cemaat denilmez. Bu bir kitledir ama cemaat değildir.

Cemaat ise aynı maksat için bir araya gelmiş olan, kendi aralarında belirli bir ölçüde disiplin olan (çünkü bazı faaliyetlerin yürümesi için böyle bir şey gereklidir) bir yapıdır. Yeşilay’da da disiplin vardır. Bir müdür var, bir yardımcısı, orada çalışanlar vardır. Yeşilay’da da böyledir. Kızılay’da da böyledir. Sendikada da öyledir. Partide de öyledir. Bir tek devlette mi disiplin lazım? Bir tek orduda, bir tek polislerde mi disiplin lazım?

İlahiyat Hocalarının Haramlara Karşı Mücadele Etmesi Gerekmez Mi?

Disiplin her yerde lazımdır. Yeşilay’da da disiplin var, yoksa işleri yürütemezler. İlahiyat fakültelerindeki hocalar bunları bilmiyorlar mı? Şu memlekette bunca haram var ve devlet bunları değiştirmeyi düşünmüyor. Madem Müslümandırlar buna karşı mücadele etmeleri gerekmez mi? Bu topraklar Müslümanların topraklarıdır. Buralarda bin yıl İslam Medeniyeti hâkimdi. Burada Batı Medeniyeti yoktu. Şimdi bununla bir mücadele gerekmez mi? Bu mücadeleyi yapmıyorlar. Ondan sonra yapanlara karşı mücadele veriyorlar. Acaba bu fakültedeki (ilahiyat) bu hocaları kimler görevlendirmiş olabilir? Haramlarla mücadele etmiyorlar, haramlarla mücadele edenlerle mücadele ediyorlar. Bir gün devletin yanlışlarını konuşmazlar. Hükümetin yanlışlarını konuşmazlar. Cemaatlerin tarikatların yanlışlarını her gün konuşmak isterler. Sırtlarını devlete dayamışlar. Nasılsa tarikatların cemaatlerin sahibi yok! Nasılsa devlet güçlü. Onlara sırtlarını dayıyorlar. Tarikatlara cemaatlere veryansın ediyorlar. Eğer cemaatler tarikatlar devletten güçlü olsaydı bu sefer tarikatları, cemaatleri göklere çıkarırlardı. Bunlar aciz ve kişiliğini kaybetmiş, güçlüden taraf olan kimselerdir. Zayıfın üstüne gitmeyi bir şey zanneden, güçlülerin istediğini yerine getiren kimselerdir. Yazıklar olsun!  İlahiyat fakültelerinin bu işle görevlendirilmiş olmasını gayet normal karşılıyorum. Beklenen de budur. Laik devletin ilahiyat fakülteleri herhalde cemaatler tarikatlar olsun; memleket değişsin, haramlara karşı toplumsal bir reaksiyon meydana gelsin, toplumsal bir güç oluşsun, diyecek değillerdi. Devletin onlara bu görevi verdiği açıktır.

Sunucu: Hocam az önce ifade ettiniz sadece polisiye tedbirlerle bunu engelleyemeyeceklerini görüyoruz. Dolayısıyla hocaya karşı hoca stratejisi mi izlemiş oluyorlar?

Alparslan Kuytul Hocafendi: Evet, dine karşı din, hocaya karşı hoca.

Sunucu: Sanki ilmi bir dayanağı delili varmış gibi cemaat aleyhtarlığının.

Ümmet Vardı Da Cemaatler Mi Onu Parçaladı?

Alparslan Kuytul Hocaefendi: Allah Azze ve Celle Kur’an-ı Kerimde buyuruyor: ‘’ Va’tesimû bihablillâhi cemî’an velâ teferrakû’’Allah’ın ipine sımsıkı sarılın.’’ Hep beraber, toptan, sımsıkı sarılın ve dağılmayın, ayrılmayın, parçalanmayın” buyuruyor. Bu ayet neyi ifade ediyor? Allah Azze ve Celle açıkça ‘dağılmayın’ buyuruyor. Bunlar ise Allah burada ümmet olmayı emrediyor cemaati değil, diyorlar. Ümmet doğruymuş, ümmeti çok istiyorlarmış sanki onun için mücadele veriyorlarmış gibi. Ümmet vardı da biz mi parçaladık?

Cemaatler ne zaman zuhur etti? Cemaatler ümmet parçalandıktan sonra zuhur etti. Tekrar o ümmeti meydana getirebilmek için cemaatler ortaya çıktı.  Zaten ümmet bittikten sonra cemaatler ortaya çıktı. Osmanlı dağıldı, halife kalmadı. Eğer cemaatlerin fazla olmasından rahatsız iseler o zaman halifelik ve ümmeti meydana getirsinler. Buyursunlar yapsınlar.

Cemaat düşmanları dine imana bu kadar düşkünler (!) madem öyleyse buyursunlar. Ümmet taraftarlığı mı yapıyorlar? Neden Halifeliği kaldırdılar o zaman? Aynı kişiler Halifeliğin kaldırılmasından da memnundurlar. Cemaat düşmanlığı yapanlar, tarikat düşmanlığı yapanlar, Hilafetin kaldırılmasının taraftarı olanlardır. O zaman neden kaldırdınız Hilafeti? Neden kaldırdınız Halifeliği? Eğer böyle farklı cemaatlerin oluşmasını istemiyorduysanız halifeyi niye buradan sürgün ettiniz?  Halife ve Ümmet olmadığı için cemaatler oluşuyor. Ümmet vardı da cemaatler mi ortaya çıkıp ümmeti parçaladı? Bu saçma sapan bir laf olur. Bu iftiradan başka bir şey değil. Şimdi bir buçuk milyar Müslüman var. Bir buçuk milyar tane parça mı olsak daha iyi bin parça olsak mı daha iyi? Elbette ki milyardansa bin parça olmak daha iyidir.

Müslümanlar Cemaat Olmadan Ümmet Olamaz!

Cemaatler hiç olmazsa bin parça olmasını sağlıyor. Cemaat düşmanlığı yapanlar ne diyorlar? Bir buçuk milyar parça olalım mı diyorlar? Cemaat olmayınca Müslümanların ümmet olacağını mı zannediyorlar? Herkes tek olunca daha büyük faaliyetler mi yapacaklar? Bu gerçek midir? Tek olanlar bir şey yapıyor mu? Şu memlekette ne varsa yine cemaatlerin sayesinde var. Yine faaliyet yapanlar bir araya gelmiş durumdadır. Ama bir derneğin altında ama bir vakfın altında. Adı cemaat olsun ya da olmasın fark etmez sonuçta bir araya gelmiş olanlardır. Bütün faaliyetleri onlar yapıyor, gerisi evinde yatıyor. Gerçek bu değil mi? Gerçeği adeta örtbas etmek istiyorlar.

Allah Azze ve Celle kitabında cemaate teşvik etmemiş mi? Etmiş: “vel teküm minküm ümmeh’’ buyuruyor. ‘Sizden bir topluluk bir ümmet bulunsun.’’yed’une ilel hayr’’ Hayra davet eden’ ‘’ye’murune bil maruf’’ ve’ iyiliği emreden’ ve ‘’yenhevne anil münker’’ ‘Kötülüklere de engel olmaya çalışan bir topluluk bulunsun.’ Allah Azze ve Celle ‘’topluluk bulunsun’’ diyor. Tüm ümmet her ne kadar haramlarla; iyilikleri yerleştirme kötülükleri de kaldırma mücadelesi vermekle mükellef ise de her Müslümanın sorumluluğu altındaysa da yine de sonuç itibariyle Allah, ayrı bir ‘özel topluluğun’ olmasını istemektedir. Bakınız ‘’vel teküm minküm’’sizden olsun’. Sizden, kime sesleniyor Allah?  Tüm Müslümanlara. Tüm Müslümanların içinden olsun. Ne olsun?  Bir topluluk. ’’ümmeh’’ Demek ki tüm Müslümanların içinden özel bir topluluğun, işte cemaat olmasını istiyor. Bu cemaat ne yapacak? “yedune ilel hayr’’ Hayra davet edecek ve “ye’murune bil maruf’’ ‘iyilikle emredecekler’  ve ‘’yenhevne anil münker’’ kötülüklere karşı da mücadele verecekler. Demek ki müslümanların içinde böyle bir topluluğun olmasını Allah istemektedir. Tüm Müslümanların görevi bu değil mi? Evet görevidir ama tüm müslümanlar yapmayacaktır. O yüzden bir de özel görevli bir topluluğun olmasını Allah istemektedir.

Sunucu: İsimlerinin A cemaati, B cemaati olması önemli mi hocam? Yani mesela bir ülkede başka cemaat başka ülkede başka cemaat?

Allah’ın İpine Sımsıkı Sarılın ve Dağılmayın

Farklı cemaatler olabilir. Her memlekette her şehir de yani gerekirse her semtte her mahallede böyle faaliyetlerin olması icap eder. Bir cemaatin tüm memlekete gücü yetmez ki. Hangi cemaatin gücü yeter? Dolasıyla farklı mahallelerde farklı cemaatlerde olabilir.  Hepsi için önemli olan doğru istikameti takip etsinler, istikametten sapmasınlar. Yanlış işler yapmasınlar önemli olan budur.

Allah Azze ve Celle açıkça içinizden böyle bir topluluk bulunsun diyor. Biraz evvel okumuş olduğum ayette “ve’tesumu bihablillahi cemian vela teferragu’’ ‘Allah’ın ipine sımsıkı sarılın’. Allah’ın ipine hep beraber, toptan sarılın buyruluyor. Tek tek değil bakınız. Rasullah (sav) Allah’ın ipi için ‘’hablullah ve kitabulllah’’ buyuruyor. Kur’an-ı Kerim, Allah’ın ipi Allah’ın kitabıdır diyor. İbn-i Mesud’dan gelen başka bir rivayete göre hablullah; Allah’ın kitabı manasına geldiği gibi cemaat manasına da gelmektedir. Allah Azze ve Celle demiş oluyor ki Allah’ın ipine yani cemaate sarılın. Cemaate sarılın bu tefsir İbn-i Mesud’un tefsiridir. İbn-i Mesud’un da tefsir ilmindeki makamı, yeri, mevkii bellidir. Otorite olarak kabul edilmektedir. Demek ki Allah’ın ipine hep beraber sarılın buyruluyor, tek tek değil. Mesela Fatiha’da da “na’bud”, ‘’iyya kene’bud’’ diyoruz. ‘Ya rabbi yalnız sana ibadet edeceğiz.’  Biz, yani çoğul ifadesi kullanıyoruz. ‘’e’bud’’ demiyoruz ‘‘na’bud’’ diyoruz. Ben değil biz diyoruz. Demek ki Allah Azze ve Celle ibadeti toplu yapmamızı istiyor. Allah’a ibadet itaat demektir. Yalnızca namaz niyaz değildir. Allah’a yapılan bütün ibadet çeşitleri tüm itaatler hepsi Allah’a ibadettir. Allah’a itaatimiz Allah’a ibadetimizin toplu olması gerektiğini Fatiha suresinde de görüyoruz. Demek ki Allah-u Teâlâ toplu bir şekilde kendisine hizmet etmemizi istiyor. O da bir ibadettir. Allah için yapılan faaliyetler ibadettir. Toplu bir şekilde Allah’a ibadet etmemizi istiyor. Allah’ın ipine; Kur’an’a ya da cemaate toplu bir şekilde sarılmamızı istiyor. Bu ayetler Müslümanların parçalanmaması gerektiğini ve Allah’ın ipine; Kur’an’a ve cemaate sarılmamız gerektiği ifade ediliyor.

Müslümanları Bir Araya Getirecek Kurumun Olmaması Cemaatleri Ortaya Çıkarmıştır

Cemaat karşıtları, Kur’an-ı Kerim “Allah’ın ipine sarılın diyor, dağılmayın, diyor. Siz toplumu dağıtıyorsunuz” diyorlar. Biraz önce ifade ettiğim gibi ümmet parçalandıktan sonra cemaatler ortaya çıktı. Cemaatlere İftira atmayın! Cemaatler parçalamadı, dağıtmadı. Halife artık yok hilafet de yok! Müslümanları bir araya getiren bir kurum yok. Cemaatlerin ortaya çıkması gayet doğal değil midir?Bir buçuk milyar parçaya ayrılmamız mı daha iyi bin parçaya ayrılmamız mı daha iyidir? Bir buçuk milyar parçaya ayrılsak hiçbir faaliyet olmaz ve daha büyük problemler olur. Hiç olmazsa bin parçaysak da bin tane cemaat olarak müslümanlar yeryüzünde bir şeyler yapıyorlar.

Allah Azze ve Celle kitabında Saffet melekleri bize misal veriyor. Melekler diyor ki “her birimizin bir makamı vardır onu geçemeyiz.” Melekler bile kendi içlerinde bir disiplin var. Bir makamları var, her melek bir üst meleğe tabidir. Ondan emir almaktadır. Kendi makamını da geçememektedir. Melekler arasındaki bu hiyerarşinin bize anlatılmasının hikmeti nedir? Bize ne meleklerden? Allah Azze ve Celle bize bunu niye anlatıyor? Melekler de böyle konuşuyorlar. Surenin son sayfalarına bakarsanız görürsünüz. Melekler böyle konuşuyorlar; bizim her birimizin makamı var, biz onu geçemeyiz. Hepsinin bir yeri, bir görevi var. Yetki alanı var onu geçememektedir. Cemaatte de böyle bir disiplinin olması o halde gayet doğaldır. Melekler de bir cemaattirler ve onların arasında da böyle bir hiyerarşi vardır.

Ümmet, İslam Cemaatinin En Büyüğüdür!

Cemaat düşmanları neden devlet düşmanı değildirler? Devlet de bir cemaattir. Neden Ümmet düşmanlığı yapmıyorlar? Nasılsa ümmet yok ortada, o yüzden de ümmet düşmanlığı yapmaya da gerek yok. Eğer ümmet olsaydı ümmet düşmanlığı yaparlardı. Ümmet de cemaattir; cemaatin büyüğüdür. İslam cemaatidir. Yani a cemaati b cemaati değil o İslam cemaatidir. Sonuçta ümmet de bir cemaattir. O zaman ümmete de karşı gelsinler! Partiler de bir cemaattir. O zaman partilere de karşı gelsinler! Ordu da bir cemaattir, polis teşkilatı da cemaattir. Belli bir görevi belli bir hedefi belli bir amacı vardır ve kendi aralarında disiplin ve hiyerarşi vardır. Bir görevi yerine getirmektedirler. Eğer cemaat karşıtlığı yapılacaksa o zaman hepsine karşı gelinmesi lazım! Sendikalar da Kızılay da Yeşilay da bir cemaattir. Kadın haklarını savunan dernekler de bir cemaattir. O derneklerin bir başkanı yok mu? Yardımcısı yok mu? Orda çalışanlar yok mu? Onlarda da birisi emrediyor birisi yapıyor. Neden ona karşı gelinmiyor?

İslam Cemaat Dinidir Ferdiyetçiliği Kabul Etmez!

Demek ki burada asıl mesele Müslüman cemaattir. Cemaat karşıtlığı yapılacaksa o zaman komünistler gibi devlet düşmanı da olmalıyız.  Cemaatin büyüğü devlettir. Allah Azze ve Celle böyle bir din göndermedi. Allah’ın gönderdiği din, cemaate taraftardır ve İslam cemaat dinidir, ferdiyetçiliği kabul etmez. Mesela Allah Azze ve Celle ayette buyuruyor: ya eyyühellezine amenüttegullah ” “Ey müminler Allah’tan sakının Allah’tan korkun ve künü meassadıgıyn” ‘sadıklarla doğru olanlarla beraber olun.’ Allah Azze ve Celle ‘mea’yı kullanmıştır ve ‘beraber olun’ diyor. Kur’an-ı Kerim beraber olmayı emrediyor. ‘künü’ Arapça bilenlerin bildiği gibi emirdir. Allah Azze ve Celle emretmektedir, tavsiye değildir. Rabbimiz ‘meassadıgıyn’sadıklarla, doğru olanlarla birlikte-beraber olun’ diyor.  Cemaat olun tek tek olmayın, buyuruyor. ‘Ve künü messasadıgıyn’ onlarla beraber olmayı Allah emrediyor dolayısı ile Müslümanların bir arada olmaları farz olan bir ibadettir.  Bunu hem Kur’an ile hem de hadislerle anlıyoruz. Peygamber Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem hadiste buyuruyor ki: “Allah’ın eli cemaat ile birliktedir.” Allah’ın yardım eli cemaatle birliktedir. Allah bir arada olan Müslümanlara yardım eder. Tek tek olanlara o kadar yardım etmez. Asıl yardımı cemaat halinde çalışanlara yapar. Başka bir hadiste buyuruyor “Sürüden ayrılan koyunu kurdun kapması gibi cemaatten ayrılanı da -İslam cemaatinden ayrılan- şeytan kapar.’’ Yalnız kalmayın buyuruyor.

Kur’an-ı Kerim, Peygamberimiz, cemaat olmayı ve emri bir maruf nehyi anil münker görevini Allah bize emrediyor. ‘Kuntum ḣayra ummetin uḣricet linnâs’’ “İnsanların hayrı için çıkarılmış en hayırlı ümmet oldunuz.’’ Ümmet de cemaattir. En hayırlı ümmet en hayırlı cemaat oldunuz. Ne ile oldunuz? ‘’tegmurune bil maruf’’ iyiliği emrediyorsunuz, bununla oldunuz. ’’ve tenhevne anil münker’’ kötülüklere de engel oluyorsunuz onunla mücadele ediyorsunuz. ‘’ ve tu’minune billah’’ Ve Allah’a da hakkı ile iman ediyorsunuz. İman etmeniz gerektiği gibi iman ediyorsunuz. Bununla en hayırlı ümmet oldunuz.

En Hayırlı Ümmet Olmanın Şartları Vardır

Demek ki en hayırlı ümmet olmak bedava değildir şartları vardır. Hz. Ömer Radiyallahu Anhu buradaki inceliği fark etmiş diyor ki ‘’Allah ‘kuntum’ dedi ‘entüm’ demedi.’’. Allah en hayırlı ümmet oldunuz en hayırlı ümmetsiniz demedi. Olmakla, öylesiniz demek arasında nasıl bir fark var? Şöyle bir fark var: Mesela bir insan güzelse, güzelsin denilir.  Güzel değilse süsle püsle güzelleşiyorsa ona güzel oldun denilir, güzelsin denilmez. Bir şartı yerine getirince o gerçekleşiyor manasındadır.  Şimdi Allah-u Teâla da bize diyor ki ‘en hayırlı ümmet oldunuz’ yani belirli şartları yerine getirerek oldunuz yoksa öyle bedavadan en hayırlı ümmetsiniz denilmemiş.  Peygamberimizden sonra dünyaya gelmek ve ona iman etmekle bedavadan en hayırlı ümmet olunmuyor! O zaman eski peygamberlerin ümmetleri itiraz etmez mi? Ya Rabbi bizi de Hz. Muhammed’e ümmet yapsaydın demezler mi? Bizi küçük bir peygambere ümmet yaptın bizim hatamız bizim günahımız neydi? Bunların marifeti neydi en hayırlı peygambere en üstün peygambere ümmet yaptın Ya Rabbi demezler mi? Allah kullarını böyle konuşturtmaz, Allah adaletsizlik de yapmaz.

Peygamberimizden sonra dünyaya gelmiş olmakla bedavadan en hayırlı ümmet olamayız. En hayırlı Ümmet olmanın şartlarını Kur’an zaten söylüyor: “te’murune bil maruf ve tenhevne anil münker’” “İyiliği emredersiniz kötülüklerle de mücadele edersiniz onlarla savaşırsınız” ve “ve tu’minune billah” Allah’a da hakkı ile iman edersiniz.  Demek ki en hayırlı ümmetten olmanın şartı budur. Hadislerde de Kur’an’da da bu vazifenin önemi anlatılıyor. ‘Emri bil maruf nehyi anil münker’ vazifesinin önemi anlatılıyor. Bununla ilgili çok fazla ayet ve hadis var. Bunlardan anlıyoruz ki iyiliği emretmek kötülüklerle mücadele etmek farzdır.

Peygamber Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem hadisi şerifte buyuruyor ki: “Allah’a yemin olsun ki ya iyiliği emreder kötülüklerle savaşırsınız onlardan insanları sakındırırsınız ya da Allah öncekilere azap ettiği gibi size de azap eder. İyileriniz dua eder onların bile duasına icabet edilmez. Allah dualarını suratlarına çarpar. İyileriniz bile dua etse duanıza icabet edilmez.”  Neden? İyiliği emir etmediğiniz ve kötülüklerle de mücadele etmediğiniz için. Şimdi iyilikle emir kötülükle nehiy demek önemli bir vazifedir.  Bu toplum çapında nasıl gerçekleşecek? Toplum çapında bunun gerçekleşmesi cemaatle mümkündür. Tek başınıza bunu her zaman yapamazsınız. Mesela tek olan bir insan, diğer bir insana ne yapabilir? “Şunu şöyle yapma kardeş, böyle yapsan daha iyi olur diyebilir. Bu kötüdür, bu haramdır, bu yanlıştır diyebilir. O kadar”.  Ama toplum çapında bu haramları azaltmak; bir araya gelmeden, toplu faaliyetler yapmadan, sesini duyurmadan nasıl mümkün olabilir?

Emr-i bil Maruf Nehyi-anıl Münker Vazifesi Cemaat Olmayı Gerekli Kılmaktadır

Bu mücadele cemaat halinde yapılabilmektedir. Tek başına yapılabilir ama o tesirsizdir. Toplu yapıldığı zaman tesirli olmaktadır manasındadır. Peygamberimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem başka bir hadiste buyuruyor ki: “Her kim cennetin ortasına, en yüksek yerine girmek isterse sakın cemaatten ayrılmasın. Çünkü şeytan iki kişiden uzak bir kişiye yakındır.” Rasulullah, cennetin yüksek makamlarını isteyenler tek kalmasın, buyuruyor.  İki kişi bile olsanız kolay kolay şeytan yaklaşamaz tek kaldığınız zaman şeytana oyuncak olursunuz. 

Kur’an ve hadisler cemaati emrediyor akılda cemaati emrediyor. Biraz önce söylemiş olduğum ayetlere ilaveten mesela Kur’an-ı Kerim Saf Suresinde müminleri anlatırken Allah kendi yolunda mücadele edenleri sever diyor.  ‘’yugatilune fi sebilihi’’ kendi yolunda savaşanları sever. Ama nasıl? Bir bina gibi; nasıl ki bir bina böyle birbirine geçmiş ‘’ bunyamim mersus’’ tuğlalar gibi birbirine geçmiş Allah da böyle savaşanları sever. Tek tek savaşanı değil. Kur’an-ı Kerim daha nasıl ifade etsin?  Allah tek başına mücadele edeni değil toplu olarak mücadele eden ve ‘’keennhüm bünyanu mersus’’ gibi iç içe girmiş tuğlalar gibi birbirine kenetlenmiş tuğlalar gibi savaşanları sever.

Bu ayetler ortadayken bunları hiç hesaba katmamak olabilir mi? Eğer buna benzer bir soru varsa soracaklarınızın arasında akli delilleri de oraya bırakabiliriz. Allah Azze ve Celle’nin kitabından birkaç misal verdim. Elbette bu kadar değil çok fazla sayıda ayette delil var.  Bazen açık bazen işaret yoluyla.  Ben açık olanlardan birkaç tane misal verdim. Çok fazla sayıda ayette işaret yoluyla cemaate işaret edilmektedir ancak onların hepsini burada konuşmak mümkün değildir. Allah da Resulü de cemaate teşvik etmektedir ve bunun dışında da aklı delillerle de cemaat olmanın gerekliliğini anlatabiliriz.

Tamamını İzlemek için tıklayınız;

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here